4.Bölüm

1.5K 41 2
                                    

Üzerimdeki halsizlikle gözlerimi açmaya çalıştım.
"Uyandı, uyandı." diye bir kadın sesi duymuştum. Gözlerimi araladığımda neresi olduğunu bilmediğim bir odadaydım.

Etrafıma bakındığımda Berzan, Akgün ve bir kadını görmüştüm.
Berzan, "Dila iyi misin korkuttun bizi?" dediğinde ne olduğunu anlamaya çalıştım.

"Bayıldın ve şu an bizim konaktasın."dedi, Akgün.

Sonrasında olanları hatırladım ve aniden kalkmaya çalıştım. Kolumda bir şey olduğunu fark ettiğimde takılı olan serumu gördüm.

"Berzan, anne bizi bir yalnız bırakabilir misiniz?" demişti, Akgün.

Berzan ve annesi dışarı çıktığında elimdeki serumu çıkarmaya çalıştım.

"Serumun bitsin gidersin." dedi, yatağın karşısındaki koltuğa oturarak.

Seruma döndüğümde bitmek üzere olduğunu gördüm. Sonrasında Akgün'e dönerek, "Serum nereden çıktı?" diye sordum.

"Doktor geldi, o taktı serumu." dedi yorgun bir yüz ifadesiyle.

Bir an içinde olduğum durumun sanki yeni farkına varmışım gibi panikle,
"Benim burada olduğumu biliyorlar mı?" diye sordum.

Kaşlarını çatarak, " Bilseler ne olur?"diye sordu. Alay mı ediyordu, yoksa bayılan ben değil o muydu da kafasını falan mı çarpmıştı?

"Senin konağında şu an bu durumda olmam hoş bir şey mi o insanlar için?"dedim sertçe.

"Onlar için olmayabilir ama.." dediğinde sahte gülümsememle,
"Ama bu senin, benim canımı daha fazla yakman için iyi bir fırsat. Bundan daha hoş ne olabilir?" dedim, tüm nefretimle.

Gözlerini kapatıp derin bir iç çekti,
"Bilmiyordum, özür dilerim..." dedi sakince. Öyle bir söylemişti ki sanki birisi silah zoruyla söyletiyordu.

Ayağa kalkıp hem ona son sözlerimi söylemeye hem de serum bandını çıkarmaya çalışıyordum.

"Sen o kadar bencil ve korkak bir adamsın ki! Ne insanlarla empati kurabiliyorsun ne de bir özür dilemeyi biliyorsun!" dediğimde ayağa kalkmıştı. Ben ise hala serumun bandını çıkarmaya çalışmakla meşguldüm.

Gözüm serum bandındaydı ama onun birkaç adım attığını fark etmiştim. Ona bakmadan söylenmeye devam ettim.

"Senin belindeki silah sanıyor musun her şeyi çözecek? Sanıyor musun gidenleri geri getirecek? O olmasa sen bir hiçsin, bunu biliyorsun değil mi Akgün Aladağ! Sen ve senin gibiler benim gördüğüm en korkak insanlarsınız!" dediğimde kolumu tutmuştu.

Kafamı kaldırıp ona baktığımda,
" Devam et. "dedi. Kolumdaki bandı çıkarmaya başladı.

Devam et demesine anlam verememişken bir anda bağırdı. "Devam etsene diyorum sana, söylesene içinde kalanları!"

Bağırmasıyla kendimi geri çekmiştim.
Öfkeyle bakıyordu. Sanki şu an karşımda bir insan değil de canavar duruyordu.

Bu kadar yakınımda ve böyle bağırırken bir şey diyemiyordum. Sanki dilim tutuluyordu. Ondan korkmuyordum ama diyemiyordum işte.

Kolumdakini çıkarıp yere fırlatınca,
"Neden sustun?" diye sordu, bana dönüp. Sonra bir anda sanki bir aydınlanma yaşamış gibi,
"Sen korkuyorsun benden.." dedi.

Gözlerinden ve yüz ifadesinden hiçbir şey anlayamıyordum. Sonra gülerek, "Saçmalama." dedim ve yanından geçip gitmek istedim.

Kolumdan tutup kendine çektiğinde burun buruna gelmiştik. "Bu halin ne o zaman." dedi, merakla.

ZÜMRÜTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin