sayısız kez çalan telefonunu kapatmak için gözlerini yarım aralayarak yatağın içindeki ses kaynağını bulmaya çalıştı. eline değen telefonu kenardan kapatarak yeniden uykuya dalmayı denedi lakin tekrardan gelen sesle bu pek mümkün olmamıştı. bugün lee felix'in gidişinin üzerinden 15 gün geçmişti. hyunjin başka bir ülkeye kafasını dinlemeye çalışıyor minho ise amacı yokmuşçasına ders çalışıyordu.
"çıkıyorum ben."
içeriden gelen sesle başını yastığa gömdü jisung, yorgundu. minho'ya cevap vermeden yeniden uyumaya çalıştı.
"sikeceğim şimdi." ardı kesilmeyen bir arama daha.
sinirle kalktığı yatakta gördüğü isimle kaşlarını çattı, sophia.
neden aradığını sorgulamak dahi istemiyordu bu yüzden açarak kulağına götürdü.
"bencil bir babasın."
duyduğu cümleyle sinirleri gerilmişti.
"söyle, seninle uğraşmak istemiyorum."
karşı taraftan gelen gülüş sesleriyle gözünü devirdi, her seferinde moralini bozmayı iyi biliyordu.
"bugün neşeliyim han, sen nasılsın."
"boş yapıyorsan telefonu kapatıyorum."
iç çekişle dikkatini karşıdaki yemek tabaklarına verdi, minho her zaman olduğu gibi güzel yemekler yapmıştı kendisine.
"kendine yazık ettin." duyduğu cümlenin ardından yüzüne kapanmıştı telefon fakat umursamadı, sophia'nın klasik halleri diyerek geçiştirdi.
güzel bir akşam yemeği tabağıydı bu ama canı hala yemek istemiyordu, bir hayli iştahsız olmuştu bu aralar. yine de kendisini düşünüp yaptığı için ağzına birkaç parça atmıştı, ölmeyecek kadar yaşıyordu.
kapının çalınmasıyla olduğu yerden ayrılıp delikten dışarıya baktı.
"çabuk geldin?"
minho üzerini çıkararak şemsiyesini kapadı.
"fırtına uyarısı verildi, marketler kapanmış hep."
başını sallayarak salona ilerledi ve kendini koltuğa bıraktı, rutini değişmişti artık dışarı çıkmıyordu yemeğini yiyip der çalışıyor ve hemen ardından uyuyordu. bu süre zarfında minho'yla da ilgilenmiyordu lakin bir şeyler yaparsa kendini kötü hissedeceğini biliyordu. daha kaç gün geçmişti ki?
"yemek yenmemiş yine."
gözlerini kapatarak yüz üstü uzandı.
minho yanına çökerek yastığa serpilen saçlarını kulağının arkasına yerleştirdi, büyük bir özenle yapıyor oluşu içini ısıtmıştı jisung'un.
"gözümün önünde eriyor oluşunu sevmiyorum, bu beni üzüyor."
duyduğu cümleyle başını ona çevirerek gözlerinin içine baktı, yeteri kadar ilgi vermiyordu, sevmiyordu minho'yu. hiçbir zaman bu özel duygusuna karşılık verecek kadar iyi birisi olmamıştı.
"yanımda olduğun için sana minnettarım sevgilim."
dolan gözlerini kapatarak güzel kokusunu içine çekti, cennet kokusu.
duygusal boşluğu dibine kadar yaşıyor oluşunu anlıyordu minho, henüz neşesini kazanmak için erkendi. 2 hafta gibi bir kısa sürede kimse unutulmazdı bu yüzden dediklerine kulak asmıyordu, jisung'un her zaman yanına olacaktı.
"babam yarın yanına çağırıyor beni."
gözlerini açarak minho'nun gözlerine baktı, ilk defa duymuştu böyle bir cümle bu yüzdendi şaşırması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cigarettes after sex minsung
Short Storydudağının izini taşıyan sigara hala cebimde güzel gün ışığım.