2.8K 283 91
                                    

adımları ağırca yoğunlaşan bedenlere ilerlerken herkes gibi o da aynı şeyi düşünüyordu, Han Jisung. yeni boyattığı sarı saçları, çizik kaşı ve boyalı tırnaklarıyla güzel bir heykeli andırıyordu. sabahtan kalma yorgunluğu vardı Minho'nun fakat iki dakika dahi olsa Jisung'u görmeye gelmişti 2 saatlik evinden buraya. akıl işi değildi fakat senenin başında derslerinden kafasını kaldırmasına sebep olan çocuğu bir hayli özlüyordu son zamanlarda. takıntı mıydı sevgi miydi diye uzunca düşünmüştü fakat birinin iyi olmasını istemek, onun güzel burnundan öpüp şiirler okumayı arzulamak elbette ki saf sevgiydi. en azından Lee Minho için.

sahnede herkesin odağı olmuştu yine. güzel tırnakları gitarla buluşuyor, sesi herkesi büyülüyordu. giydiği salaş tişört ve hafif bol bir deri pantolonla bile cezbetmeyi başarıyordu.

ardından göz göze geldiler. ufak bir temastı bu çünkü Jisung gözlerini kaçırdı hemen, nedenini sorgulamak isterdi lakin biten şarkıyla kapıya doğru ilerledi. yorgundu, hiç olmadığı kadar.

adımları bar girişinin merdivenlerinden aşağı ilerlerken omzuna bir el dokundu.

"kaçıyor musun hemen?"

güzel sesli Han Jisung'u.

arkasına dönerek yüzünü süzdü, terleri damla damla akıyordu ve bu Jisung'u rahatsız etmişti. cebinden çıkardığı mendille yüzünü sildi hafifçe.

"iner inmez geldim, terledim biraz. uzak durman daha iyi." diyerek güldü ama ikisi de bunu istemiyordu.

Jisung için Minho çömezlik aşkıydı, lisenin ilk haftası görmüştü onu. her zaman olduğu gibi diğer insanlara kıyasla ekstra yakışıklı duruyordu, bu yüzden onu kıskanırdı. yakışıklı olmasını değil, herkesin ona bakmasını. zamanla Minho'ya sevgi beslediğini fark etti fakat sustu, böyle bir zamanda eşcinsel olduğunu itiraf etmek zorbalığa uğramasına sebep olabilirdi. sadece Momo'ya söyledi, o ise bunun kötü bir şey olmadığını belirtti. kime aşık olacağımızı biz seçemiyorduk diyerek onu avutuyordu. Minho başını derslerden kaldırmazdı, derslerde en yüksek notu o alır tüm hocaların gözdesi olurdu. ailesinin mükemmelliyetçi olduğunu söylemişti bir ara bu yüzden gözünü bile kırpmaktan çekinirdi dersleri dinlerken, kendini izleyen bedenden habersiz. ikinci döneminde ise okulunu değiştirmişti bu yüzden onu unutmaya yemin etti Jisung. üniversiteye yerleştiği zaman onu görmüştü elbette, ilk onu görmüştü hatta ama o yine Jisung'u görmemişti. tam vazgeçeceği zaman ona mesaj atmıştı Minho, Jisung korkmuştu çünkü lise zamanlarını hatırladığını sanmıştı lakin işler o yönde ilerlememişti. Jisung'u neredeyse kendinden geçirecek bir konuşma yaşamışlardı, ortada bir engel vardı ama eski sevgilisi. Jisung'u tehditler ederek kendine bağlayan bir kız.

"uzak durmak isteyen kim?" dedi ve güldü.

açık sözlüydü gereğinden fazla, Jisung utanmıştı fakat belli etmedi.

"işin var mı?" tekrardan konuşan Minho olmuştu, bu gece onunla kısa süre de olsa vakit geçirmek istiyordu. başını iki yana salladı Jisung, ikisinin de isteği aynı yöndeydi. üzerindeki deri ceketi çıkarıp Jisung'un omzuna sardı, üşümesini istemiyordu. zaten onu gördüğü kısıtlı bir zaman dilimi varken hasta olması işine gelmezdi.

"iyiydim ben öyle, hava sıcak." diyerek itiraz edecekti ki Minho gözlerinin içine bakarak dünyanın en sıcak gülümsemesini sundu ona. bir süre şaşkınlıkla dudağına bakmıştı sadece, içini sıcacık eden bu tebessüm Jisung'un yaşadığı en huzurlu an olabilirdi. kendini evinde gibi hissediyordu.

"nasılsın gün ışığım?"

bu sevgi ve şefkat fazlaydı onun için, gözlerinin dolmasını engelleyerek başını eğdi kısa bir süre. neden böyle hissediyordu, her an gözünden yaşlar boşalabilirdi.

cigarettes after sex                                                     minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin