BÖLÜME BAŞLAMADAN ÖNCE LÜTFEN YILDIZA BASMAYI UNUTMAYINN
(bolum icinde 2 diziden alintilar var iyi okumalar 😘)
Moonjo
Bu sefer planları ne, Hyeok Jongwoo'ya ne söyledi de Jongwoo onlarla gitmeyi kabul ediyor en ufak bir fikrim yok. Çaresizlik damarlarıma kadar işlemişken tuttuğum eli gevşettim.
Kafam eğik olmasına rağmen Jongwoo'nun ifadesini tahmin edebiliyordum. Jongwoosendeleyerek ayağa kalktığında onunla birlikte bende kalktım, Onca şey söylememe rağmen tereddüt etmeden kapıyı açtı, ben daha fazla zorlamak istemesemde bir şeyler doğru gelmiyordu.
Jongwoo kapıdan çıkmadan önce hızla arkasından sarıldım. Bedeni kadar boyuda o kadar küçüktü ki kafası neredeyse omuzlarımın hizasındaydı, Kokusunu içime çekmek için kafamı boynuna gömdüm.
Tereddütlü sesiyle, "N'apıyorsun..?" kollarımla belini daha da sıkı sardım, "Bari bunu yapmama izin ver." Sessiz kaldı fakat yine de kendini kasmayı bıraktı. "Jongwoo." "Peşini bırakmayacağım.. bunu biliyorsun değil mi?" Sertçe yutkundu ben ise kollarımı tamamen gevşetip serbest bıraktım.
Adımlarını hızlandırıp kattan ayrılmadan önce hafif kızarmış gözleriyle bana baktı tekrardan yutkunup hızla kattan çıktı.
Çaresizlik hissi hala tüm vücudumu kaplıyordu tanıdığım Hyeok intikamını anca böyle alabilirdi.
odadaki tekli koltuğa oturup saçımı geriye attım, Hiç bir şey yapmadan durmam bana bir şey kazandırmazdı elbet. Telefonumu çıkarıp hızla bir numarayı aradım, "....Bahsettiğin iyilik hala geçerli mi?"
-
-
-
Seokyoon
Yaklaşık 1.5 saattir yürüyoduk ama kimse tek kelime etmiyodu. Bir anda durdum "Hyung ayıptır sorması nereye gidiyoruz kaç saattir?" Hyeok gerginlik dolu bir nefes verdi "Papatya tarlası öneririm hyungcum.." daha da sert baktığında sustum.
"Az kaldı dayanıver." Hemmmencecik yüz bulup koluna girdim, "Sen iste yeter ki"
O sırada bizden önde depresiflik içinde yürüyen Jongwoo gözüme takıldı,
"Lan jongwoo hyung niye bizden ayrı yürüyo öyle?" Gihyeok hyungda dikkatli bakarken bu sefer Jongwoo'nun duyabileceği şekilde seslendim, "Sen utanıyon mu bizden?" Sahte duygusal sesimle beraber.
Jongwoo sinirle durup bize döndü "Abi kaç kere söyledim." Hyeok, "Bi' kere falan söyledi bence.." kafamı salladım, "Ben duymadım bile.." jongwoo yürümeye devam etti. "Ben aldırış etmedim bir kere söylediği için."
hepimiz soluk soluğa yürümeye devam ettik. "Pşşt.." Hyeok'a seslendim, "Jongwoo neden gergin..?" Gihyeok hyung bıkmış gözleriyle bana baktı, "Bavulun içinde byeon'un cesedi olduğu için olmasın?" Tekrardan oluşan derin sessizlikle beraber gecenin zifiri karanlığında yürümeye devam ettik.
"Cesetle mi gideceğiz." gihyeok, "Hayır oğlum ilk önce kimsesizler mezarlığına gidip gömücez dedim ya" Kafamla onayladım.. Yürürken Gihyeok hyung sürekli yan yan bana bakıp sonrasında kafasını eğiyordu. Fazla derin olmadan bir iç çekti, "Seokyoon." kafamı ona doğru çevirdim. "Hm?"
"Şey yapsana.. Ihm. Gömleğini iliklesene." Gömleğimi tuttum, "Ama zaten içimde tişört var?" Saçını sıvazladı, "Yürürken göğüs ucun fazla belirginleşiyor." Üçümüzde derin sessizliğe kapıldık, "Neden mememe bakıyosun hyung..?" Sormamla birlikte kafamın her zamanki bölgesine bir darbe aldim.. "Ne bakıcam memene"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Other woMAN (Strangers From Hell Vers.)
Fanfic"dedim sana sevme onu gözyaşıyla biter sonuu" 😭😭😭😣😣😣 [Devam ediyor]