: acı kahve gözler

609 61 15
                                    

Acı Kahve Gözler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Acı Kahve Gözler

Piyano sesi.

Duyabildiğim tek şey buydu.

Bastığım her beyaz tuştan çıkan ses duvara çarpıp bana geri dönüyor ve düşünmemi engelliyordu. Nehir gibi akmayı bekleyen düşüncelerimin önünde bir bariyer oluyordu.

Zehirdi.
Zehir, ziyandı.

Bazen zihnim o kadar çok düşüncelerle dolup taşardı ki saç diplerimin bile ağırlaştığını hissederdim. Öyle ki tırnaklarımı bastırsam başıma, kan değil düşünce dolardı aralarına. Ardı arkası kesilmez birbirine dolanan tilkilerim cirit atardı zihnimde.

Sıkıntılı bir nefes çektim içime. Sertçe piyanonun rastgale bir tuşuna bastığımda büyük bir ses yankılandı odada. Sonra verdiğim soluk sesi eşlik etti. Bugün ayrı yorgundu ruhum. Daha bir ağırdı. Daha çok yorgundu. Göz kapaklarım bile sabah kalktığımda açılmak istememiş inatla kapanıp durmuşlardı. Tek isteğim uyumaktı. Yorganımın altına girip uyumak istiyordum.

Rena'nın ısrarıyla sürüklene sürüklene geldiğim kafenin yağmurdan kaynaklı boş olmasından faydalanıyordum. Başımı yasladığım yerden kaldırdım, etrafa kısa bir bakış attım. Herkes kendi halinde takılıyordu. Gözüm yabancıyı gördüğüm köşeye takıldı.

O günden sonra bir kaç kez daha beni dinlemeye gelmişti. Ve zihnimin kapılarını aralayıp benden habersizce dolanmaya başlamıştı. Çok düşünmüştüm. Bir çift koyu kahveleri. Bakışları içime içime işlemişti. Fazlasıyla yoğun bakıyordu. Bu sadece bana mı özeldi yoksa normal bakışları da mı öyleydi, bilmiyordum.

Onu neden bu kadar düşündüğümü de bilmiyordim.

Bakışları.

"Chaeyoung?" diye bana seslenen kişiyle irkildim, başımı yan tarafıma çevirdiğimde Mina'yı gördüm. "Korkutmak istememiştim," yüzündeki mahçup gülümseme ile devam etti sözlerine. "Kahve getirdim sana. Sıcak sıcak iyi gelir."

Yeni fark ettiğim kupayı bana uzattığında nezaketen gülümsedim. "Teşekkür ederim," diye mırıldandım, uzattığı beyaz kupayı aldım. Sıcak olduğu belli kupadan buharlar yükselirken bir an kahvenin renginin yabancının gözlerine benzediğini fark ettim. Gözleri kahvenin tonundaydı. Acıydı. Keskindi.

Red Rope || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin