: kader makası

451 47 14
                                    

İyi okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İyi okumalar dilerim...

Kader Makası

"Sevmek için sebep aramadım hiç.
Sesi yetti kalbime."

Ahmed Arif

20 Ekim

Gökyüzünden damlayan gözyaşları yeryüzüne çarpıyor, parçalara ayrılıyordu. Hafif hafif atıştıran yağmurda bile insanlar büyük bir kibirle kaçıyordu. Kimileri şemsiyesi ile hızla evine gitmeye çalışıyor kimisi ise bir kafeye sığınmış dinmesini bekliyordu. Küçükken yerde biriken yağmur damlaların üstüne zıplayan kişiler şimdi uzak duruyorlardı.

Genç adam yaslandığı yerden rahatsızca kıpırdanırken soğuktan kızarmaya yüz tutan elini cebine atarak sigara paketini ve çakmağını aldı. Paketin içinden bir dal alıp yeniden paketi cebine atarken iki dudağının arasına koydu sigarayı. Bugün kaçıncı kez yakıyordu sigarayı, hatırlamıyordu. Çakmağı yakıp sigaranın ucunu tam tutuşturacakken telefonu çalmıştı.

Gözlerini devirirek çakmağı söndürmüş arka cebindeki telefonunu almıştı. Aramayı cevaplayarak kulağına yasladı telefonu. "Söyle hyung?" dedi dudağının arasında tuttuğu sigara yüzünden tuhaf çıkan sesiyle.

"Neredesin?"

Sigarayı iki parmağının arasına sıkıştırırken hyungunun bu sorusuna alaylı bir şekilde "Sence nerede olabilirim hyung?" dedi. "Beni diktin buraya, sik gibi bekliyorum burada." Adamın sitemle çıkan sözleri üzerine karşı taraftan bıkkın bir nefes sesi gelmişti.

"Neden bu kadar sinirlisin Jungkook?" diye sordu.

"Küçük bir kız çocuğunun peşinden koşmak pek mutlu edici bir iş değil, üzgünüm." Siniri bahsettiği kişiye değil son anda bu işi başına saran abisineydi aslında. Bu soğukta o kızı gözetlemek yerine evine gidip kafa dinlemek istiyordu Jungkook. Belki biraz bir şeyler içip rahatlamak, üzerine yapışan bu yorgunluktan kurtulmak istiyordu.

"Biliyorsun," diye mırıldandı abisi. Gözlerini yumup başını arkasındaki binanın duvarına yasladı. Göğsü ağır ağır inip kalkarken parmaklarının arasında tuttuğu sigarayı eziyordu. Jungkook çaresiz kalmaktan nefret ediyordu. Çaresiz kalmak onu babasının karşısında küçük bir oğlan çocuğuyken halinde gibi hissettiriyordu. Gerçi o babasından da nefret ediyordu.

"Biliyorum," diye fısıldadı. Sikeyim ki biliyorum. Bu kızın önemini biliyordu, ne kadar şuan bilmek istemese de.

"Hâlâ orada mısın?"

Red Rope || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin