Ateş Parçası"Ah benim dağ gibi durup,
dal gibi kırılan kalbim."Özdemir Asaf
Küçükken insanlara kırılıp küsmek daha kolay oluyordu. Küçük olduğumuzdan mı yoksa daha hiçbir şeyi anlandıramadığımızdan mıydı bilmiyorum ama bir şeye üzüldüğümüzde hemen belli ediyorduk.Büyüdükçe gömdük hislerimizi içimize. Kırılsak, üzülsek hatta mutlu olsak bile içten içe yaşadık her şeyimizi. Gözyaşlarımızı bile dışarıdan dökemedik artık. Ben küstüm, diyerek çekip gidemedik. Gitsek bile eskisi gibi gelen olmadı arkamızdan. Kapımızın zili çalmadı barışmak için ya da kimse barışmak için çabalamadı. En sevdiğimiz yiyecek uzatılıp affetin mi diye sorulmadı.
Büyüdük çünkü... Büyüdükçe kimsenin ne hissettiğini umursamamaya başladık. Eskiden tatlı gelen küskünlükleri kimse çekememeye başladı. Kırıldığında "Çocuk musun sen?" denildi. Gözlerimizdeki kırgınlığa sırtlarını çevirdiler. Bu küskünlüklerin sonu sarılmayla bitmedi.
Dudaklarımdaki gülüş solduğunda düz bir çizgi halini aldılar. Bakışlarımız kılıç misali birbirine çarptığında dün hissettiğim sinirin yeniden bedenimde gezindiğini hissettim. Bir de ona güvenmemden bahsediyordu değil mi?
Oturduğum yerden kımıldamazken bakışlarımı ondan çektim. Bulutlar odayı kaplarken gerginlik havada asılı kaldı. Hoseok'un irisleri ikimizin arasında gidip gelirken bir anda koltuğun üzerindeki tepsiyi tutarak ayaklandı. "Bende gideyim o zaman." dedi ve bana bakarak devam etti. "Umarım oda servisimizden memnun kalmışsınızdır efendim."
Onun bu hali beni gülümsetirken "Eh işte" diye mırıldandım. Gözlerini kıstı ve "Acımasız kız," dedi. Arkasını dönüp giderken onunla karşı karşıya geldiler, aralarında ufak bir bakışma geçtikten sonra odadan çıktı. Ona bakmadan yatağa doğru ilerledim. Yorganı üzerime örterken onun bakışlarını üzerimde hissediyordum.
"Gerçekten mi?" diye sordu. "Gerçekten böyle mi yapacaksın?" Gözlerimi kapatarak sorusuna cevap vermemeyi tercih ettim. Konuşursam yine tartışacaktık çünkü ve ben bunu yapmak için fazlasıyla yorgundum. Tek isteğim bu saçma sapan işlerin bir an önce bitmesiydi. Daha iki gün olmuşken mi pes ettin Chaeyoung? Sadece iki gün oldu ve sen daha hiçbir şey görmeden yoruldun.
Adım sesleri yankılandığında yorganı başıma kadar çekerek yorganın altına gizlendim. "Chaeyoung," ismim tok sesinden bir melodi gibi döküldü. "Güzelim cidden mi?" Yatağın ucuna oturduğunda bedenimi ondan uzaklaştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Rope || rosékook
FanfictionSeni hiç bir zaman kırmayacağımın sözünü veremem ama seni paramparça edip kırdığım yerlerden öpebilirim. Sana klasikleşmiş sevgi sözcüklerini söyleyemem ama sadece sana yakışacak kelimelerle seni özel hissettirebilirim. Seni mutlu ediceğimin garanti...