: avuç içindeki yaşam

414 49 20
                                    

Avuç İçindeki Yaşam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Avuç İçindeki Yaşam


"Ellerin diyorum. Ellerin benim cennetim."

-zde


Alışkındım ben bir şeyleri tek başına halletmeye. Buna mecbur bırakıldığında alışmak dışında bir şey gelmiyordu elinden. Kedinin kuyruğunu dik tutması misali sende omuzlarını her zaman dik tutmalıydın. "Kendinden başka kimseye ihtiyaç duyma," derdi yetimhanede ki müdürümüz bana. Küçüktüm ne demek istediğini anlamamıştım. Büyüdüm ne söylemek istediğini anladım.

Bir insana ihtiyacının olması, bağlılık getirirdi. Bağlanma demişti bana. Kimseye bağlanıp güvenerek yaslanma. Bunu lisede daha iyi anlamıştım. En yakın arkadaşım dediğim insanın gözümün önünde sevdiğim çocuğu öptüğünü gördüğümde, sırtımdaki hançeri hissetmiştim.

Ben kimseyi vuramazdım. Bıçağı arkamda gizleyip arkasını döndüğünde sırtına saplayamazdım. O kişi nefret ettiğim biri bile olsa ben bunu yapamazdım. Sırf böyle biri olmadığım için sanırsam sırtımdan bıçaklanmıştım.

Islak saçlarımı kazağımın içinden çıkarırken avuç içlerimin kazağa sürtünmesiyle sızladığında yüzüm buruşmuştu. Yeniden avuç içlerim yandı. Hayal bile etmezdim. Birinin tutup avuç içlerimden öpeceğini hayalini bile kurmazdım. Geçti mi, diye sormuştu bir de çocuk gibi.

Yüreğim o anları hatırlamış gibi parladığında yutkundum. Kapı çalındığında bakışlarımı avuç içlerimden çekerek "Gir," diye seslenmiştim kapının arkasındaki kişiye. Kapı aralandığında Jungkook'u gördüm. Odaya girip kapıyı kapattığında elinde tuttuğu sargı bezini ve kremi havaya kaldırdı. "Pansuman yapmaya geldim."

Dudaklarım itiraz etmek için aralanmışken "Sakın!" dedi bana bakarak. "Sakın itiraz etme peri kızı. Şimdi geç ve pansumanını yapayım." Kararlı bakışlarına baktığımda derin bir nefes verdim. Yenilgiyle yatağa geçip oturduğumda memnun yüzüyle karşıma gelip oturdu. Kremin kapağını açıp biraz parmak ucuna sıktıktan sonra sağ elimi avucunun içine almıştı. Tereddüt içinde kalmış gibi ilk elini uzatmış ardından elini geri çekmişti.

Dikkatli bir şekilde izliyordum karşımda oturan adamı. Parmak uçları avuç içime değdiğinde hafif hafif kremi sürmeye başladı. Arada bir yüzüme bakarak acıyıp acımadığını anlamaya çalışıyordu. Elimin üst kısmına da sürdüğünde getirdiği sargı bezine uzandı. "O kadarına gerek yok Jungkook," diye karşı çıktığımda bana sadece ters bir bakış atmıştı.

"Bir yere değdiğinde acıyacak," dedi sargı bezini elime sarmadan önce. "En azından sargı bezi az da olsa acımasını alır."

Sözleri üzerine bakışlarım siyah çarşafa indiğinde içimde oluşan ağlama isteğini bastırmaya çalışıyordum. Bazen hiç beklemediğiniz bir anda duyduğunuz bir söz, yapılan bir hareket durduk yere ağlamanıza sebep olabilirdi. Ben Jungkook ile tanıştığımdan beri yaptığı her hareketi, söylediği saçma sapan sözleri ağlama isteğimi körüklüyordu.

Red Rope || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin