: peri kızın kopan kanatları

219 28 75
                                    

Peri Kızın Kopan Kanatları

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Peri Kızın Kopan Kanatları

"Bir başka zaman,
bir başka yerde..."


"Tanrı insana taşıyamayacağı yükü vermez Chaehoung," derdi yetimhane müdürümüz. Gözyaşlarımı silerken, ufak bir tebessümle bakıyordu minik suratıma. "Ne zaman pes etmek üzereysen bu sözü hatırla, hatırla ki; ne kadar güçlü olduğun aklına gelsin."

Öyle de yaptım. Ne zaman düşsem bu sözü hatırladım. Dedim ki; Ben bunun altından kalkamazsam Tanrı bana reva görmezdi, o yüzden kalkmalıyım.

Bu sefer kalkamadım.

Tanrım bana öyle bir yük verdin ki artık güçlü olmak istemiyorum. Bu yükün altında kalıyorum.

İsyan etmiyorum. İsyan edecek gücü bile kendimde göremiyorum. Öyle bir tükendim ki artık, biri tutsa kolumdan kaldırmaya çalışsa yine yığılırdım olduğum yere. İstediğim tek şey, uzanmaktı...düştüğüm yerde uzanıp gökyüzünü izlemek istiyordum. Hiçbir şey düşünmeden, acı hissetmeden, gözyaşlarım akmadan öylece uzandığım yerde dinlenmek istiyordum.

Üzerimdeki ağırlıkla göz kapaklarımı araladığımda odağım bulanıktı. Rahatsızca kıpırdanmaya çalışırken hareketlerimin engellenmesiyle gözlerimi kırpıştırdım. Zihnim en son anılarımı bana hatırlattığında ise omzuma doğru düşen başımı hızlıca kaldırdım.

Neredeydim? Ayağa kalkmaya çalışıcakken bir sandalyede elim, ayağım bağlı bir şekilde oturduğumu fark ettim. Ne yapacaktım şimdi? Gözlerim hızla dolduğunda alt dudağımı sinirle dişlerimin arasına alıp kıstırdım.

Yeter diye bağırmak geliyordu içimden. Koca bir çığlık atıp beni rahat bırakın, diye bas bas bağırmak; tutamadığım yası tutmama izin verin en azından, demek.

Bakışlarım etrafta gezindi. Küçük bir odada, sadece oturduğum sandalyeden başka bir şey olmayan bir yerdeydim.

"Kimse..." sesim o kadar cılız çıkmıştı ki susmak zorunda kalmıştım. Boğazımı temizledikten sonra "Kimse yok mu?" diye sordum yeniden bir umut.

Bir az bekledikten sonra hiçbir ses duymayınca yeniden seslenicekken kapının kilit açılma sesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım. Demir kapı aralandığında bir yabancının yüzü göründü. Keskin bakışları bana değdi ve uyandığımı görmesiyle dudaklarında rahatsız edici tebessüm oluştu. "Prensessimiz uyanmış," dedi alaylı bir sesle. Ardından omzunun üzerinden dışarı bakarak "Patrona haber verin, kız uyanmış," dedi.

Red Rope || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin