nihai eş

361 34 0
                                    

Karanlık tüm gücüyle çökerken yeryüzüne sıralı ağaçların iri dallarını ite ite ilerlemeye çalışıyordu jungkook.

Yalnızdı.

Yalnız olduğu kadar gergindi.

Sıkılmıştı aslında bu durumdan. Neredeyse 7 gün olmuştu evden ayrılalı ve bir halt bulduğu yoktu. Jiminin ısrarı üzerine bir ormana girmiş deli danalar gibi oradan oraya ilerliyordu sadece.

Jungkookun istediği bu değildi.

Bundan mütevellit normalde dinlenmesi gereken vakitte bile yürümeye devam ediyordu beyaz tenli. Lakin görünürde bırakın genç bir oğlanı, bir kurt bile yoktu.

O an aklına Gece düştü. Gülümsedi ve bunun farkına vardığında şaşırmadan edemedi. Onu sevmiş ve yanında bulunduğu ,aslında gecenin kendisine sırnaştığı, günler boyunca alışmıştı.

Hayalperest biri değildi jungkook. En iyi arkadaşım dediği jimin bile onu en savunmasız anında vururken, dönüşmeyi ısrarla reddeden bir kurda güvenemezdi. İçinde ki sesi 948392.kez reddedip aklını dinledi yine.

Peki ama şuan nereye gidiyordu ? Yalnızca geçtiği yerlere bıraktığı renkli bez parçaları sayesinde kendince ormanın çıkış yolunu bulmaya çalışıyordu fakat öyle görünüyor ki bu züğürt tesellisnden başka bir şey değildi.

Neden sonra bir çıtırtı duyan jungkook durakladı.

Bu Gece olmalı. diye düşündü beyaz tenli.
Yine de bırakmamış beni.

Gülüşünü kimden neden bilinmez saklamaya çalışırken, avuç içleri kapkara tüyleri sevmek için karıncalanıyordu sanki.

Özlemişti.

"Tamam gel buraya."dedi gözleriyle geceyi ararken.
"Kızmayacağım, hem sözümü dinlemediysen ne olmuş? Dünyanın sonu demek değil ya ?"

Hatrı sayılır bir süre bekledi lakin ne Gece geldi ne de Gecenin gölgesi. Onu göreceği için heyecanlanan kalbinde korkunun yelleri esiyordu şimdi.

Yalnızdı.

Savunmasızdı.

Ve burası vahşi hayvanlarla dolu bir ormandı.

Adımları istemsizce geriye giderken bastığı yumuşak dokuyla küçük bir tavşanı ezdiğini düşünerek hızla öne atıldı jungkook.

Fakat gördüğü sarı irisler korkudan titretti bedenini.

"Ö-özür dilerim ben-"

Koluna yediği pençe darbesiyle sözü gibi nefesi de yarım kalmıştı jungkookun. Acıyla haykırdı ve kanayan yaranın üzerine bastırdı boşta ki avucunu. Kalkmalıydı, kalkmalı ve direnmeliydi zira böylesi çok daha acı vericiydi.

Jungkook çaresizlikten, en az onu kabullenmekten nefret ettiği kadar nefret ederdi.

Fakat bir anda etrafını çepeçevre saran bir kurt sürüsü bildiği her şeyi unutturdu beyaz tenliye. Yaşadıkları bir film şeridine sığamayacak kadar kısaydı öyle ki gözlerinin önüne getirmeyi denemedi bile.

Son bir haftadır jungkookun tabiriyle sikik olaylar neticesinde her gün öleceğini düşündüğünden bu manzara hiç mi hiç sırıtmıyordu şuan.

"Bunu neden yaptınız ?'"diye sormadan edemedi yine de, bir kısmı insandı neticede.

"Ben size zarar vermedim."

Buna karşılık sayabildiği kadarıyla dört kurt ulumaya başlarken ilk gördüğü sarı irislerin sahibi kurt çevik bir hareketle karnının üzerine zıpladı ve bir pençe de oraya attı.

Noire | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin