selamlarr yb vaktiii 3300 kelime bölüm he...
bölüm şarkıları; green day - wake me up when september ends
radiohead - let down
*
"Hocam, evrakları getirmiştim de ben?"
"Şuraya koyabilirsin Minho." diyerek kapının yanındaki dolabı gösterdi Bay Kang. Minho evrakları dolabın üstüne koyduğunda bir adım atıp içeri girmişti. "Evet Minho?"
"Hocam," dedi ve sırt çantasının bir askısını tuttu Minho. "Kulüp 7 kişi oldu ancak. Maalesef 8. yok ama yine de açılır mı?"
Bay Kang kaşlarını hafif çatarak yerinde doğruldu. "Ben en son sayıyı tamamladınız diye duymuştum."
Minho başını iki yana salladı ve gülerek, "Chan'ı ikna edemedik, hocam." dedi.
Bunu duyan Bay Kang bilmiş bir ifade ile gülümseyerek masasının üzerindeki bir kağıdı kaldırdı. "Chan da resmen üye oldu Minho." Çocuğun şaşkın bakışlarını görünce ise kağıdı yerine koyarak devam etti. "Bu sabah gelip formu imzaladı hatta. Tam 8 kişisiniz, kulübün açılmasına hiçbir engel yok."
Heyecanla gülümserken ne diyeceğini bilememişti Minho. Sevinçten gözleri yerinden çıkacakmış gibiydi. "O zaman? Yani? Açıldı mı? 103 artık resmen açıldı mı?"
"Heyecanına balta vurmak gibi olmasın ama henüz değil." Minho'nun anlık coşkusu sönünce hemen devam etmişti sözlerine. "Ben ilgili birime ileteceğim ve açılıp açılmadığı haklında size bilgi vereceğim. Ama sayıyı tamamladığınıza göre açılmaması için hiçbir neden yok."
Başını anladığını belirtircesine salladı Minho. "Peki müzik aletleri için ne yapabiliriz? Duyduğuma göre kulübün geçmişinden birkaç bir şey kalmış hocam, izin verirlerse kullanabilir miyiz?"
Bu noktada Bay Kang hafifçe öksürmüş, aklına gelen ilk şeyi söylemişti. "Kulüp resmen açıldıktan sonra sizi bilgilendireceğim."
"T-tamam hocam!" Minho sevinçle arkasını dönmüştü ki kapıdan çıkmadan önce geri hocasına döndü. "Hocam, çok sağ olun!"
"Minho, 5 dakika içinde sınıfta olacağım yani 4 dakikan var."
"Gittim ben!"
Minho sevinçle ve heyecanla odadan çıktıktan sonra Bay Kang, kısa bir süreliğine durgunlaşmıştı. "Vay be." dedi, kendi kendine. Masanın üstündeki siyah işlemeli çerçevede duran grup fotoğrafına baktı. Kendisi ve gözleri ışıl ışıl parlayan, birbirinden yetenekli, umut saçan 12 genç gülümsüyordu. Kulüp ilk açıldığı hafta anı olsun diye çekilmiş bir fotoğraftı. "Kulübümüz yeniden doğuyor, ha çocuklar?"
*
Minho'nun dersi henüz bitmediği için edebiyat fakültesinin avlusundaki koltuklara oturmuş, arkadaşını bekliyordu Hyunjin. Bir yandan da telefonunda instagram ve twitter arasında mekik dokuyordu. Sol bacağı ağrıyınca sağ bacağını indirdi ve diğer tarafa doğru bacak bacak üstüne attı. Derin bir nefes aldı, oflayarak verdi. Bacağını istemsizce titretiyordu ve twitterda kendisine önerilen hesaplara göz gezdiriyordu.
Jeongin'in twitter hesabını görünce kısa bir an durdu ve profile girip incelemeye başladı. Günleri, dersler ve oyunlar hakkında birkaç tweet vardı. Çokça film sahnesi retweetlemişti ve takip ettiği 10 küsur hesap vardı. Takipçi sayısı ise biraz fazlaydı.
"Kim niye takip etsin seni ya?"
Fakat bunu der demez baş parmağı her nasıl olduysa yanlışlıkla takip et butonuna tıklamıştı. Kendi aptallığı karşısında nutku tutulurken şaşkınca bakışlarını yukarı çevirdi. Fakültenin cam tavanından sarkan bitkilere baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Castle Of Glass | Stray Kids
Teen Fiction"Az önce o gitar akorlarını doğru bastığına yemin edebilirim Chan." "Bu mümkün değil çünkü ben müzikten nefret ederim Seungmin." * Chanmin, hyunin, minsung, changlix