7.Bölüm

40 3 0
                                    

"Dora ?"

"Arınç ateşin var içeri geç ben de sana ıslak havlu getiricem" dedim ve banyoya gittim. Banyoda çekmeceleri karıştırırken bir tane beyaz havlu buldum ve havluyu ıslatarak geri salona döndüm. Ben salona gittiğimde Arınç çoktan içeri girmiş battaniyesini üzerine örtmüş ve beni beklerken gördüm. Islak havluyu ikiye katladım ve Arınç' ın alnına koydum. İçeri gidip telefonumu alacağım sırada Arınç bir anda elimi tuttu. "Hastayım ben hasta çocuk adamlar yalnız bırakılmaz bırakılmamalı" biraz önceki telefon konuşmasını merak ediyordum ama Arınç o konuşmayı umursamıyordu bile elimi elinden yavaşça çektim. Balkona girip sehpanın üzerinden telefonumu aldım ve geri salona döndüm.

Saat daha sabahın dokuzuydu ama bugün okul vardı. Bir Arınç' a bir telefonumdaki saate baktım. Arınç' ı yalnız bırakamazdım, Çok kötü gözükmüyordu. "Arınç bugün okul var biliyorsun gidebilicek misin ?" Arınç sadece omuz silkti "Sadece küçük bir ateş Arınç Erkuran' ı yataklara düşüremez evelallah" dedi ve koltuktan kalktı tam odasına doğru gidicekken bir şey hatırlamış gibi banyoya gitti. Banyodan çıktığında elinde benim dünkü kıyafetlerim duruyordu. "Hadi sen de giyin beraber çıkarız" dedi ve elindeki kıyafetleri bana doğru attı kıyafetleri hızlı bir şekilde yakaladım ve banyoya geçip giyinmeye başladım.

Ben banyodan çıktığımda, Arınç' da odasından çıkmıştı. Arınç yine siyahlara bürünürken ve o yakışıklı yüzünü ortaya çıkarmışken ben dünkü kıyafetlerimle Arınç' ın yüzüne bakıyordum.

"Hadi çıkalım" dedi ve evin kapısını açıp ayakkabılarını giydi. "Herhalde bütün gün orada bekliyeceksin sakar kız" kendimi bir silkeledikten sonra kendi ayakkabılarımı aldım ve kapının önünde eğilip ayabbılarımı giydim ve Arınç' ı beklemeden dışarı çıktım. Telefonumla ilgilenirken Arınç hâlâ gelmemişti bir ayakkabı giymek bu kadar zor muydu ? Geriye doğru bir bakış attığımda Arınç' ın ayakkabıları yerindeydi ve Arınç ortada yoktu. Bir şizofrenliğimiz eksikti o da oldu Tam içeri giricekken Arınç elinde dünkü yaptığımız pasta ile kapının önünde belirdi. "Tutsana iki dakika şu pastayı" Telefonumu cebime atarak pastayı dikkatli bir şekilde elime aldım. Arınç da ayakkabılarını giydikten sonra pastayı benim elimden geri aldı. "Taksi çağırmalıyız motorla giderken pastaya bir şey olabilir" ne yani okula gitmiyor muyduk ? "İlk önce Öykü' nün yanına gidip sonra mı okula gidicez ?" Arınç telefonda taksi çağırırken bana sadece kafa sallamakla yetindi.

Taksi geldiğinde arabaya bindik şoför adresi sorduğunda Arınç' tan önce davrandım ve evimin adresini verdim. Arınç bana sorarcasına baktığında "Üzerimi değiştirmeliyim hem kitaplarımı da almam gerek yetimhaneden sonra direkt okula geçeriz" dedim. Arınç bir şey demeden önüne döndü ve şoför arabayı çalıştırdı.

Arınç pastayı çok dikkatli koruyordu, gören de çok kırılgan nadir bir mücevher olduğunu düşünürdü. Taksi ani bir fren yaptığında Arınç iki saattir bir mücevher gibi koruduğu pastayı bir anda bıraktı ve bana sarıldı ama zaten ben emniyet kemerini takmıştım ve hiç bir şekilde bu durumdan etkilenmemiştim tabi Arınç' ın şu an bana sarılmasını saymazsak... Arınç geri çekildi ve pastayı bıraktığı yerden geri alarak pastayı kontrol etti. Pastanın sadece üç yıldızı biraz sağa kaymıştı onun haricinde gayet iyi gözüküyordu. "Nasıl şoförsün lan sen düzgün kullansana şu arabayı" adam küçük bir özürle geri önüne döndüğünde Arınç' ta aynı şekilde bana dönmüştü. "İyisin değil mi ?" Emniyet kemerimi gösterdim. "Sen niye takmıyorsun ?" Arınç ağzında bir şeyler geveledikten sonra önüne döndü.

Evime geldiğimizde cebimden anahtarlarımı çıkardım. Hızlıca banyoya girdim ve elimi yıkadıktan sonra salona girdim Arınç koltuğa yaşlanmış pastayı hemen yanına koymuştu. "Git giyin sen, ben de şu üç yıldızı geri yerine koyayım" hemen geri odama döndüm ve üzerime bir kazak geçirip altıma da dizimin üzerinde biten mini bir etek giydim. Çekmecelerimi karıştırdıktan sonra kombinime yakışıcak iki tane kolye bulup onları da taktıktan sonra hazırdım.

DÖNÜM NOKTASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin