"Nihal, zamanı geldi. Emir'in tüm olanları öğrenme vakti geldi. Ona sakince anlat her şeyi, her detayıyla. Eminim gözleri dolacaktır, sakın durma. Anlat, sonra mektupları ver.. Arkana bakmadan çık oradan, evet onu kulübeye götürmeni isteyeceğim. Yapamayacağını düşünme, yanında olacağım. -Cenk"
Son cümlesiyle aklımdaki tüm pürüzler silindi, yanımda olacaktı. Yapacaktım.
Emir'i aradım, bir saat sonra buluşmak üzere sözleştik.
"Emir, nerede kaldın?" sesim öfkeliden ziyade korkmuş çıkıyordu. Emir merakla neden bu kadar gergin olduğumu sorunca gülümseyerek geçiştirdim.
"Gel, sana anlatacaklarım var." Söze nasıl başlanır bilemiyordum, ama bir şekilde başlamam gerekliydi. Sesim olabildiğine gergindi, ben bile hissediyordum. "Nihal, sorun ne?" Tamam, anlatmaya başlayacaktım. "Önce bir taksi bulalım, seni bir yere götürmem gerekli" dedim. Yol boyunca tüm bunları abisinin istediğini, onun için en doğrusunun her şeyi öğrenmek olduğunu söyleyip durdum. Çocuk heyecanlanmış ama durumu biliyor gibiydi. "Konu annem değil mi?" bu sözünün üstüne sahile gelniştik. Taksi tam zamanında geldiği için içimden binlerce teşekkür ettim. "Gel Emir, yürüyeceğiz."Kumdan gitmemek için tahta yolu izledim, Emir de takip ediyordu. Kulübeye geldiğimizde söze başladım.
"Emir, annenle babanın ayrılma nedenini bilmiyorsun değil mi? Annenin size neler yaptığını.." durdum. Hiç tanımadığım bir kadını oğluna kötülüyordum. Her şeyin gerçek olduğunu, kadının ne kadar kötü şeyler yaptığını hatırlattım kendime ve devam ettim. "Emir, senin bir dayın yok. Senin annen sana yalanlar söyledi. Biliyorum, tüm bunları bir yabancıdan dinlemek mideni bulandırıyor. Öfke içindesin ama anlatmam gerekli. Abine söz verdim." Emir yutkundu. Çok sakin karşılıyordu, sözlerime devam ettim. "Annenin bir sevgilisi varmış Emir, baban onları yakaladığında tüm açıklığıyla ilişkilerini anlatmış. O gün abinin hayatının değiştiği gündü.. Abin o gün katil olup ömrü boyunca peşini bırakmayacak bir batağa saplandı. Annenin sana dayın olarak tanıştırdığı o adam aslında sevgilisiymiş. Bana inanman zor biliyorum, bir yabancıdan bunları duymak.. Benden nefret ediyorsun belki de şuan. Abinin öldürdüğü o şerefsiz aslında bir mafyanın oğluymuş. Belki de en çok canını acıtacak kısım bu, çok özür dilerim sana bunları yaşattığım için, annen abinin o gerizekalıyı öldürdüğünü öğrenince sevgilisinin babasına söylemiş. Her yerde abini arıyorlar. Bu yüzden kaçıyor." Emir durdu, gözlerimin içine bakıyordu. Sinirden gözleri açılmıştı iyice, elleri titriyordu. "Bitti mi Nihal?" inanmadığını düşündüm, çekinerek "Bitti" diyebildim. Tam yerinden kalkacakken kapı açıldı. Cenk gelmişti, heyecanla boynuna sarıldım. "Abi, senden bu kadarını beklemezdim. Nasıl bir oyun bu? Cevap ver bana nasıl?" bağırıyordu. "İnanmıyorum size, annemden nefret ettiğin için Nihal'i de bu işe karıştırdın. Nefret ediyorum!" bağırırken Cenk çok sakindi. "Nihal, mektuplar?" yüzüme bakan Cenk'e mektupları uzattım. "Al kardeşim, al bunları oku. Sana bunu yaşatmak istemezdim ama hala anne dediğin o kadının neler yaptığını öğrenmen gerekiyor. Oku, hala inanmıyorsan bir daha görüşmeyelim. Gidelim Nihal." Ellerimden tuttu, kulübenin dışına çıktık. Beni kendi bedenine çekti, vücutlarımız yine bir olmuştu. Sıkıca sarılıp öperkeen "Gitmeliyim, görüşeceğiz sevgilim" dedi. Peşinde adamlar olan belki de bir daha hiç göremeyeceğim uzak mesafeli sevgilime el sallarken Emir çıktı. "Senden beklemezdim!" sesi yüksek çıkıyordu. "Emir, özür dilerim. Bu işe karışmamam gerekirdi belki ama gerçekleri bilmeni istedik." diyebildim. Bana bakmadan arkasını dönüp gitti. Sahilde yapayalnız, dalga seslerini dinlerken içimden geçen tek şey neye bulaştığımdı..
Evime dönemk için bir taksiye atladım, hayatımın en zor günlerinden biriydi.. Bir çocuğa annesinin nelere bulaştığını anlattım. Neden yaptım ki bunu? Bu düşüncelerle eve varmıştım. Anahtarı çevirdiğimde kapının kilitli olmadığını farkettim ve heyecanla eve girdim. Cenk kapının önünde bana bakıyordu.
"Nihal, yaşayamadıklarımızı yaşamak ve birbirimize kavuşmak için 1 saatimiz var. Ne olur boşa harcamayalım" dedi. Aklından neler geçiyordu tahmin edebiliyordum ama içimde bir korku vardı. Daha önce kimseyle beraber olmamıştım. "Nihal, sana zarar verecek değilim, seni sevmek, öpmek, kokunu burnuma hapsetmek istiyorum sadece" derken sesinde bir sitem vardı. Buğulu gözlerini gözlerime kilitledikten sonra birden sımsıkı sarıldı. "Her şey için özür dilerim sevgilim, bana aşık olduğun için özür dilerim! Seni çok sevdiğim için özür dilerim. Ve tüm bunları yaşattığım için.." Gözlerimi kapadım, dudaklarına küçük öpücükler kondurarak onu susturdum. "Özür dileyeccek bir şey yok, seni seviyorum" derken gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü.
Birlikte uzanmış, tavana bakıyorduk. Endişe dolu gözlerimi çıplak üst bedenine kilitlemiştim istemsizce. Aramızda öpüşmeden ileri giden bir şey olmamıştı, henüz.. Birkaç dakika içinde kollarını bedenime sardı, beni sımsıkı kavradı. "Cenk, korkuyorum. Bir daha gelemezsin diye korkuyorum. Bırakmasan beni?" ağzımdan çıkan sözler Cenk'in gerilmesine sebep olmuştu. Toparlandı, hızlıca yerindene kalktı. Üzerini giyindi ve "Gitmem lazım, görüşürüz" dedi soğukça. Ağlamaya başladım, sessizce, sakince ağlamaya başladım. Neden bu kadar zordu?
Uzun bekleyişimin başladığı gün, bugündü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gün Ansızın
RomanceYıllar süren bir aşk, zirvede yaşanan duygular, ruh eşini bulduğunu zanneden ve sonsuz inanan bir genç kız. Tüm bu tutkulu hikayede tek bir eksik vardı. Nihal, genç yaşında yaşamaması gereken üzüntüler ardından hayata tutunmuş saf bir kız, Cenk ise...