14. bölüm

658 40 87
                                    

Songül hasta yatağında Emin ile Çınar ise kanepede uyuya kalmıştı. Gün aydınlandığında açılan kapının sesiyle uyandı herkes. Abdullah ve bir adam daha vardı yanında. Çınar uyku sersemi gözlerini aralamış kapıya bakıyordu. Emin dünkü adam olduğunu görünce kalktı hemen elini sıkmak için selam verirken Songül ve Çınar şaşkınlıkla karşısındaki adama bakakalmışlardı...

Songül'ün ağzından tek bir kelime çıkmıştı o an şaşkınlıkla karşısındaki adama bakarken;

Songül: Baba!

Metin: Kızım.. son gülüm..

Çınar: Baba senin burda ne işin var?

Metin: Sizin için döndüm oğlum artık zamanı gelmişti.

Songül karşısında babasını gördüğüne çok şaşırmıştı ama bu duruma abisinin şaşırmaması garibine gitti. Yıllardır öldü bildiği babası şuan karşısındaydı ama içinde ne bir mutluluk vardı ne de heyecan sadece büyük bir hayalkırıklığı gözlerinden yaşlar süzülürken Çınar'a döndü;

Songül: Sen biliyor muydun?

Çınar: Songül ben.. ben açıklayabilirim sana önce bir dinle lütfen.

Metin: Abinin bir suçu yok kızım herşeyi anlatıcam ben ama önce kızıma bir kez sarılabilir miyim?

Metin tam bir adım atacakken Songül eliyle durdurdu babasını;

Songül: Annem... dedi bir ümitle.

Metin olumsuz anlamda başını iki yana sallayarak geri çekildi.

Songül: Çıkın dışarı kimseyi görmek istemiyorum aradan geçen 20 seneden sonra bir açıklama yapacaksan hiç yapma ama abim dinlemek ister belki gidin konuşun bana söylemediğin ne varsa ona söyle derdim ama anlatmışsındır herşeyi biricik oğluna sen. Şimdi gidin ikinizide görmek istemiyorum.

Emin şaşırmış ve üzülmüştü Songül'ü o halde görünce. Daha fazla üzülmemesi için Çınar ile Metin'e çıkmasını söyledi. Kapının önüne onlarla beraber çıkmıştı. Abdullah kapının önünde onları görünce yanlarına geldi hemen;

Emin: Çınar şimdi çok sinirli biraz sakinleşsin konuşursunuz anlar seni sıkma sen canını.

Çınar: Umarım öyle olur çünkü herşeyi onun iyiliği için yaptım. Ben ister miyim kardeşime yalan söylemeyi.

Emin babasına dönüp hoşgeldin dedi.

Abdullah: Gördü mü seni Songül?

Metin: Evet .

Emin: Nasıl yani siz ikiniz?

Abdullah: Sonra konuşuruz oğlum anlatırım sana.

Emin: Tamam öyle olsun

Metin: Özür dilerim oğlum benim yüzümden oldu herşey. Belki de gelmemeliydim.

Abdullah: İsteyerek bırakmadın Metin Songül anlayacak seni merak etme.

Çınar: Senin bir suçun yok baba konuşucaz Songül'le anlatıcaz herşeyi şimdilik gitmek daha iyi ama. Emin kardeşim sana emanet.

Emin: Merak etme. İyi akşamlar.

Metin: Sanada.

Onlar gidince Emin'de Songül'ün yanına dönmüştü. Songül uzandığı hasta yatağından kalkmış oturmuştu. Başını kollarının arasına almış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Emin'in geldiğini duyunca başını kaldırıp yosun yeşili gözlerini sevgilisinin okyanuslarına bırakmıştı. Emin yanına gelip oturdu önce gözündeki yaşları sildi ve sıkıca sarıldı sevdiği kadına. Songül hala ağlamaklı olan sesiyle zar zor konuşmaya çalıştı yutkunarak;

Aşkın DevrimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin