Hyunjin:Hayatta yaptığımız yanlışlar,bazen doğruya çevirilebilir.Bazen doğrular,öyle bir sapar ki gittiği yerden,yanlışın en beterine gelir.Bende bir hata,bir yanlış yaptım.Hatta o kadar çok yanlış yaptım ki,kimsenin bilmediği gibi intihar etmeyi denedim.Ama üniversite de tanıştığım bir kişi hayatımı değiştirdi.
Yaşadıklarımı tuvallere dökerdim hep,onu da dökmüştüm daha önce.
Söylemişti o size,kafede Changbin ve Chan'ın date'inde karşılaştığımızda çizmiştim ilk.O zaman saçları altın sarısıydı.Parlaktı,çilleri yıldızları andırıyordu,kalp dudakları çağırıyordu beni de haberim yoktu.Hatırladığım tüm zerrelerini çizip notumu tuttum yapıştırdım tabloya.Sonrasında sürekli bunun gibi tablolar yapmaya başladım.Beomgyu fark ettiğinde sordu.Anlattığımda aşıksın dedi de inanmadım.Nasıl olsa kısa süre yan yanaydık.İki yıl sonra onu okulda gördüğümde kalbimin ne kadar hızlı attığını fark etmiştim.İki yıldır kalbim böyle maraton koşmamıştı.
Finalde 23 yaşında ve evliydik.2 tane biri kız,biri ise erkek olan çoçuğumuz vardı.Ne olursa olsun,ne yaşanırsa yaşansın hep birlikte olduk.Birbirimizden hiç bir zaman vazgeçmedik.Belki evliliğimizde ve ondan önce tartıştık,atıştık ama yarım saat bile birbirimizden uzak kalamadık.Hep mutlu değildik ama en çok mutluyduk.
Hah,Felix'in anlatımı ve onun bakış açısından dinlemeyi bekledin değil mi? Maalesef civcivim şimdi anlatamaz.
Oğlumuz ve kızımız şuan lise için başka bir şehirde okuyor.Ben ise... Tekim...
Evet,tekim.Bu gece ilk kez tekim.Çünkü civcivim,artık bir melek...
Bu sabah oldu herşey.Oturuyor sohbet ediyorduk bahçede.Bilirsiniz ya,tanıştığımız zamanlardan bahsediyorduk,o zamanki hislerimizden falan bahsediyorduk işte.Tabii hala genciz,altı üstü 32 yaşındayız ya...
Woojin ve çetesini hatırlıyor musun? Kabusun diğer adı.Onlar bize salça oluyordu evlendiğimiz zamanda.Ve çocuklarımızın evlatlık alımında,damarıma bastılar.Jungeum'u aldılar elimizden.Benim sinirim sinir Jungeum'u Felix'e verip hastanelik ettim hepsini.
Hastaneye gitmeden önce söyledikleri o basit ve her zamanki cümleydi.
"Bu sefer intikamımı alacağım Hwang,göreceksin..."
Es geçtim her zamanki gibi.Nasıl olsa hep derlerdi.Okulda,evliliğimizde falan.Çocuklar okudu büyüdü zaten,nerden hatırlasınlar?
Bahçenin arka çalılığında bir gölge gördüm.Kkami'dir dedim birşey yapmadım.Yine çıktı bir ses ama bu bir tetik sesiydi...
Korktum.Lix'e haber verdim.Avcılar ormana gelmiştir dedi.Biz zaten orman tarafında oturuyorduk.
Konuştuk konuştuk,kapattım biraz gözlerimi.İçime havayı çektim,çekmez olaydım da nefesim kesileydi...
Tetik pat etti.Lixiemin sesi kesilmişti.Seslendim ses yok,açtım gözlerimi.Açmaz da kör olaydım...
Kan vardı.Kanlar içinde yatan bebeğim vardı,serilmişti yerlere.Şok bir yandan panik bir yandan çöktüm dizlerimin üzerine."Felixim!" dedim duymadı. "Bebeğim!" dedim, "Meleğim!" dedim duymadı.Ellerimi götürdüm burun deliklerine.Nefes almıyordu...
Çığlıklarla ağlamaya başladım.Dolu gözlerim ambulansın numarasını arıyordu telefon ekranında.Zar zor buldum aradım acili.Çok sürmeden geldiler.
Yatırdılar sedyeye kanlı meleğimi.Bindirdiler arabaya.Yanına bindim hemen ama nasıl ağlıyorum,nasıl...
Narin saçlarını okşuyorum,"uyan hayatımın anlamı,aç o gözlerini.Sen olmasan benim ne olacak halim he? Yalnız mı bırakacaksın beni bu koca Dünya'da? Aç o gözlerini kubanın olayım meleğim,aç..." Diyorum.Göz yaşlarım beyaz tenine düşüyor.Gözünden yaşlar akıyor,ama ne tepki veriyor,ne de cevap...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Art Room?, Hyunlix'
Fanfiction⚠️!DÜZENLENİYOR!⚠️ İki yıldır platoniği olduğu çocuğun okuluna geldiğinde onunla yaşadıkları Felix'i hem mutlu etmiş,hemde elini ayağına dolandırmaya bir kelimesi yetmişti.