"Demek ki zebanilerin de Saray'ı var.""Tanrı'ya dua et ki etrafta çok kişi var.
Aksi takdirde yerdin suratına tokatı.""Sen vuracaksan olur."
"Sapık mısın be."
"Sapığınım Omegam."
"Sapık var diye bağırırdım ama bu adamlar seni deşmek için yer arıyorlar. Sana şuan merhamet ediyorum."
"Bana aşıksın kabul et."
"SAPIK VAA"
Joshua eliyle Jeonghan'ın ağzını kapattı.
"Sus ulan aptal."
"Ölmekten korkuyorsun değil mi ?
Pısırık Alfa.""Seni burada boğmamak için zor tutuyorum kendimi."
"Bence odama geçebiliriz."
"Konuşma yolu göster."
"Odamın yolunu mu ?"
"Hayır aptal. Salon girişinin yolunu."
"Söz veriyorum seni bugün odama götüreceğim."
"Söz veriyorum odana girersem seni sikeceğim."
"Sus ulan terbiyesiz."
"Gelmeyi düşünmüyor musunuz?"
"Geliyorum anneciğim."
"Anneciğim mi ? Çok naziksin. Bana neden sürekli hakaret ediyorsun?"
"Sen benim annem misin?"
"Babanım."
"Siktir ayı. Hemen geliyoruz anneciğim."
Jeonghan Joshua' nın elini tuttu ve Saray'ın içine doğru yürüdüler.
"Benden ayrılırsan suikaste kurban gidebilirsin."
"Tamam ayrılmam senden."
Onunla dalga geçmek güzel,
Ama sadece dalga geçmek mi ?
O da çok güzel."Hoşgeldiniz Lord Joshua."
Joshua önündeki kadına doğru kısa bir gülümseme ile eğildi.
"Buyurun da içeri girelim. Kralın sizinle konuşacakları var."
Joshua kadının yürüdüğü yolda Jeonghan'ın elini tutarak yürüyordu.
Başka çaresi yoktu her an bir yerine kılıç sokabilirlerdi.Odanın kapısı açıldığında,
odadaki herkes Joshua'ya bakakalmıştı.
Jeonghan'ın getirdiği Alfa herkesin dikkatini çekmeği başarmıştı."Sen Joshua olmalısın. Oğlumu kapının arkasına çeken, karşı krallığın gelecekteki kralı, bizimde düşmanımızın tek oğlu Hong Joshua."
Daha iyi açıklanamazdı. Belliki bu adam krallığımdan pek haz etmiyordu.
"Evet baba bu adam."
Joshua Jeonghan'ın elini bırakıp krala doğru yürüdü.
"Sizde bu krallığın kralı ve de gelecekteki kralın eşinin babası olmalısınız."
Joshua korkusuzca konuşuyordu.
Kendisinden emindi ve bu onun en büyük özelliğiydi."Konuşmadan önce yemek yiyelim. Yol sizi yormuş olmalı."
Joshua tekrar Jeonghan'ın ellerini tutup kralı kafasıyla onayladı.
"Ellerinizi yıkayıp masaya gelin."
Joshua kafasıyla kralı tekrar onayladığında, Jeonghan Joshua'yı merdivenlere doğru yürütmüş odasındaki banyoya götürüyordu.
Ona bir şey olmasına izin vermezdi.
Ama her ihtimale karşı onu korumak amacıyla fazla gezdirmiyordu."Odamdasın hadi sözünü tut."
"Ben kendi odamı tercih ediyorum.
Burası feromon cehennemi gibi.""Git elini yıka. Soldaki kapı."
"Peki güzel Omegam."
"Siktir sensin güzel."
Joshua gülümsüyordu.
Jeonghan farklıydı, bu çok klasik bir söz olarak gelecek ama, O diğerlerinden çok farklıydı....
"Ödümü kopardın neden kapının önünde dikiliyorsun?"
"El yıkama sırası bekliyorum öküz."
"Hmm emin miyiz? Beni dikizlemiyordun yani."
"Aynen seni dikizliyorum. Keşke çıkmadan önce bir kez pantolonunu indirseydin."
"NE?! SAPIK MISIN?"
"Sapığın olacak başka bir Omega bul. Ben Alfalardan hoşlanmıyorum."
"Ben istisnayım herhalde."
"Öylesin ayıcık şimdi çekilde elimi yıkayayım."
————————————————————————
Josh şaka mısın yoksa aşık mı ?
Ben bile bilmiyorum işe bak
😿🧠
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You are like my soulmate | JIHAN |
Historical FictionJeonghan neden bu kadar güzelsin... Sana söz veriyorum ki benden başka kimse sana dokunmayacak. Sadece bana aitsin Alfa/Joshua Omega/Jeonghan Omegaverse