1.5

112 13 14
                                    

Changbin'in Beomjun'la olan maçının üzerinden bir hafta geçmişti. Yaraları ve morlukları canını acıtmıyordu artık. Jeongin'in de yarası kapanmak üzereydi, eskisi gibi kendi kendine yapabiliyordu işlerini canı acımadan. Changbin de artık kendi evine gitmişti.

Bir haftalık süreçte sekizli grup git gide daha da yakınlaşmıştı. Özellikle de Minho ve Jisung. Jeongin ve Changbin o öpüşmeden sonra sanki hiç olmamış gibi davranmış, arada Changbin'in Jeongin'e sinirlenmeleriyle bir haftayı atlatmışlardı. Jisung ve Minho'ysa hergün buluşmasalar da her akşam uyumadan önce görüntülü konuşuyorlardı. Bazen Jisung uyuyakalıyor, Minho da onu biraz izledikten sonra kapatıp uyuyordu.

Şimdiyse Minho dersten çıkmış, Seungmin'i bekliyordu. Onu iş yerine bıraktıktan sonra Jisung'u almaya gidecekti. Bugün için plan yapmışlardı beraber, Jisung'un çok merak ettiği filme gideceklerdi.

Seungmin sonunda çıkınca ikili sohbet ederek kısa bir yolculuk geçirmişti. Sonrasında Seungmin inmiş, Minho Jisung'un üniversitesine doğru sürmüştü. Kampüse giremeyeceği için Jisung onu hep girişe yakın bir kafede beklerdi. Minho arabasını park edip o kafeye girdi. Beklediği şey sadece Jisung'u görmekti, Jeongin ve Changbin'i beklemiyordu. Masalarına gidip Changbin'in yanındaki boş yere oturdu, Jisung da karşısındaydı.

"Seni bu çocuklarla anlaşırken görmek çok güzel lan Seo." Minho gülerek konuşmuştu. Changbin lafa giremeden Jeongin atladı onun yerine.

"Anlaşamıyorlar ki hyung. Jisung bulduğu fırsatta ısıracak gibi Changbin de dövmek için fırsat kolluyor."

"Changbin? Hyung diyordun ona da en son, noldu?"

"Saygısız işte." Dedi Changbin sesini yükseltip. Sinirlenince kontrol edemiyordu sesini hiç. "Bir hafta onda kaldık diye arkadaş olduk sanıyor."

"Adının yanına yakışmıyor, ne yapabilirim?" Bak Minho hyunga yakışıyor, adam tam bir abi," deyip eliyle Minho'yu gösterdi gözleri hala Changbin'deyken. Minho sertçe yutkunmuştu, fark eden sadece Jisung'tu. "Ama sende olmuyor işte. Cellat gibi bir şeysin."

Changbin de fark etmişti sonradan Jeongin'in söylediği şeyi. Bakışları Minho'yu bulduğunda boş boş masaya baktığını fark etti. Kolunu dürtüp kendine getirdi arkadaşını.

"Sizin dateiniz yok muydu? Defolun gidin hadi." Dedi Minho'yu Jeongin'in yanından göndermek için. Az da olsa anlayabiliyordu arkadaşını, üzülüyordu. Jeongin'e söylemeyi çok istiyordu ama bir türlü yapamıyordu işte, cesareti yoktu.

"Aynen hyung hadi gidelim. Bunlar da yesinler burda birbirlerini." Jisung kalkıp Minho'nun koluna girerek onu da kaldırdı. İkisi kafeden çıkınca Jeongin bazı şeylerin yeni farkına varmış olacak ki gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Lan bu sincap hesabını bize kitledi!"

"Çok yanlış yerlere takılıyorsun Jeongin."

✧ ✧ ✧ ✧

Minho ve Jisung alışveriş merkezindeki sinemaya gitmeye karar vermişlerdi. Erkenden gidip biletlerini aldılar, büyük terasa çıkıp filmin saati gelene kadar sohbet ettiler.

Jisung içinde biriken meraka engel olamıyordu. Minho'ya Jeongin'i sorması gerekiyordu, yoksa meraktan patlardı.

"Hyung, sana bir şey sorabilir miyim?"

"Neyle ilgili?"

"Jeongin." Derin bir nefes verdi Minho, bunun geleceğini tahmin ediyordu.

"Sor."

"Kardeş olduğunuzu biliyor muydun?" Minho fark ettiyse Jeongin de fark etmişti kardeş olduklarını. Şimdiye kadar Jeongin'i tanıdığı kadarıyla da rahatça söyleyebilirdi ki o arkadaşlarından hiçbir şeyini saklamıyordu. Bu yüzden Jisung'un bu durumu bilmesi normal gelmişti ona.

Gym Bro'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin