Bölüm | 9

10.3K 557 151
                                    

AŞM| Bölüm: 9

Kadere oyun oynarken, oyunun kurbanı olduğumu bilmiyordum ben. Bundan sebepti vakitsizce yenilmişliğim.

Anna Meryem Aksel

Seslice nefesimi verdim ve oturduğum yerden usulca ayağa kalktım. Dakikalardır aynanın karşısındaydım. Gereğinden fazla oyalanmıştım zaten, daha fazla oyalanmanın anlamı yoktu ki kurt gibi açtım. Bir an önce aşağıya inip, iştahla kahvaltımı yapmak istiyordum.

Elbisemin eteğini düzelttikten sonra yatağın kenarındaki babetlerimi ayağıma geçirdim. Üzerimde küçük çiçekleri olan, göğüs kısmı lastikli olup, eteği bol olan askılı ve düşük kollu bir elbise vardı. Doğruyu söylemek gerekirse elbise beni fazlasıyla sevimli gösteriyordu. Birazcık göğüs dekoltem vardı ama o da benim için problem değildi. Zaten hamilelikten sonra büyümüş ve şişmiş olan göğüslerim her türlü dikkat çekiyordu.

Hem ben her halimle güzelim, seksiyim, çekiciyim...

Hiç mi ama hiç akıllanmayacaksın, değil mi?

İç sesimi duymazdan gelip, kendi kendime iltifatımı ettikten sonra odamdan çıkmak üzere kapıya doğru yürüdüm. Kilitli kapıyı açmak üzere anahtarı çevirdim, kapının kolunu indirdim ve dışarıya doğru ilk adımımı attım.

Evet, doğru. Odamın kapısını geceleri kilitliyorum. Neden mi? Çünkü Cihanşah iyicene zıvanadan çıktı. İlk birkaç gece odama girişini görmezden geldim. Nitekim sessiz bir şekilde pencerenin önündeki koltuğa oturup alık alık beni izliyordu. Bunu her ne kadar görmezden gelsem de gizli saklı hareketlerinin arttığını fark edince el mecbur olaya el atmak zorundan kaldım. Ben uyurken, karnımı okşamak da ne demekti? Ya saçlarımı koklaması... Sapık herif!

Sonraki gecelerde odama girmek istedi tabii ki! Fakat her gelişinde kilitli bir kapıyla burun buruna gelince kapının ardından küfrederek geri gitmek zorunda kaldı. Bir de gururlu. Gecenin ileri saatinde geliyordu ki maksat ben fark etmeyeyim. Kapıyı kilitli bulunca da gururundan niye kapın kilitli diye soramıyordu pek tabii.

Hastaneden çıkmamın üzerinden bir hafta geçmişti. Bu süre zarfında zorla da olsa herkesi eski haline döndürmeyi başarmıştım. Beni en çok zorlayan kişi tabii ki Rahşan Cihanşah olmuştu. Nitekim kadın dün geceye kadar da ısrarla ve sabırla bana rağmen etrafımda dolanmış, ilgili babaanne rolüne devam etmişti. Lâkin dün akşam bana daha fazla dayanamamış olacak ki en son bağıra çağıra odasına gittiğini görmüştüm.

Ne mi yaptım? Aşk olsun, tabii ki hiçbir şey yapmadım. Ne var canım, ona koca bulacağımı söylediysem. Birkaç menopoz şakası yaptıysam, ne tür erkeklerden hoşlandığını sorduysam. Hak etti! O da bana Kastamonu'dan getirdiği kestane ballı sütü içirmeye kalkışmasaydı canım, ne yapayım? Bıldırcın yumurtalarını çiğ yememi istediğinden bahsetmek bile istemiyorum!

Dikkatli adımlarla merdivenleri indiğimde malikanede sevdiğim tek kadınla göz göze geldim. "Günaydın Meryem Hanım," dedi Defne, kocaman gülüşüyle bana bakarken. Bu kız da güzeldi. Tamam ben kadar güzel değil, ama benim gibi güzel yani. Kalbi de temiz, aynı benim kalbim gibi...

Senin kalbin mi temiz?

Yine nereden hortladın sen acaba?

Bir yere gittiğim yoktu. Sadece yine ne mal hareketler yapacaksın diye sessizliğini koruyordum.

Git Allah aşkına git ve rahat bırak beni!

Aman sanki ben sana bayılıyorum.

"Günaydın Defneciğim." Sabırsız adımlarla yanına doğru yürüdüm. "Nasılsın?" diye sorduğumda, "İyiyim," demesine fırsat vermeden, "Dereotlu poğaça mı o?" diye sordum hemen peşinden.

ALABORA | Şah & Mat ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin