Bölüm | 38

7.4K 539 188
                                    

AŞM| Bölüm: 38

Değişmezdi insanoğlu, en azından benim kitabımda... Ben de değişmeyi arzulamaktan vazgeçmiştim, kendimi olduğum gibi kabul etmem gerekti en nihayetinde.

Anna Meryem Aksel

"Meryem yardım et," diyen kadına bakarken geçmiş bir sis perdesi gibi geçip gitti gözlerimin önünden. Hapishanenin kir pas içindeki lavabosunda, kendi kanımın içinde yattığım o çaresiz anlarım geldi gözlerimin önüne. Kendi canım için değil de kızımın hayatı için korktuğum o anlar... Soğukkanlı bir katille boğuştuğum o anlar... Yaşamak için değil, kızım yaşasın diye yalvarırken ki o acınılası halim, çaresizliğim... İlahi adalet diye bir şey vardı sanırım! Nitekim beni çıkmaza uğurlayan kadın, dolaylı da olsa yaşadıklarımın sebebi olan kadın, bugün yardım için bana sesleniyordu. Ona arkamı dönüp gitsem, ne kadar bencil olabilirdim ki? Benden yardım istemeye hakkı var mıydı onun?

"Meryem... canım... yanıyor," diye sızlandı Züleyha kesik kesik nefes alıp verirken. "Yalvarırım," diye fısıldadı kendi kanının içinde yardım için yalvarırken. "Meryem... ne... olur... yardım... et..."

"Seyyid Han," diye bağırdım merdivenin başından aşağıya doğru. Daha fazla kayıtsız kalamadım yardım dileyişine. Merhametimi yitirmemiştim henüz! Bakışlarımı acı içinde kıvranan kadının üzerinden bir an bile çekmeden, "Seyyid Han," diye bağırdım bir kez daha. "Cihanşah buraya bak! Yukarıya çık çabuk!"

"Meryem..." İsmimi sayıklayarak ağlayan kadına doğru yürüdüğümde hiçbir şey hissetmiyordum. Nefret, öfke, kin veyahut da yaşattığını yaşamasından dolayı gelen bir rahatlama... Hayır, henüz vicdanımı da o denli yitirmemiştim! "Meryem doğum başladı," dediğinde acıyla hıçkırdı Züleyha, kesik kesik nefes alıp vermeye devam ediyordu ki içine çektiği her nefesle acılar içinde kıvranıyordu. Bir elini karnının üzerine koymuş, diğer eliyle yerden destek alırken derin derin nefes alıp veriyordu. Sırtını duvara yaslamış, bacaklarını iki yandan açmış tüm çaresizliğiyle ağlıyordu bana hayatımın en büyük travmasını yaşatan kadın.

"Ne zamandır bu haldesin," diye sorduğumda bakışlarım bacaklarına bulaşmış ve zemine akan kana kaydı, belli ki yeni değildi. "Beş dakika..."

"Yalan söyleme," diye tısladım dişlerimin arasından, ters ters ona bakarken. "Bebek neredeyse dışarıya çıkacak, neyin beş dakikasından bahsediyorsun sen?" Elini koluma sardığında aniden gelen sancıyla tiz sesiyle çığlığı bastı. Yüzümü buruşturarak ona baktım. Şu anda çektiği acıyı tahmin edebiliyordum, ancak duygularım onunla empati yapmama engel oluyordu. Aksi gibi onunla biraz daha ılımlı konuşabilirdim. Dakikalar sonra, "Gece," diye fısıldadı Züleyha hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığında. "Geceleyin... geceleyin suyum... geldi... "

"Bu saate kadar niye bekledin o zaman geri zekâlı," diye çıkıştığımda kolumdaki elini tuttuğum gibi sinirle ittim. İkide bir beni tutuyordu, benden destek almaya çalışıyordu ki bundan hiç hoşlanmamıştım.

"Korktum," diye fısıldadı Züleyha karşımda tüm acizliğiyle ağlamaya devam ederken. "Seyyid onu benden alır diye korktum," dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Tüm acizliğiyle bana bakıyordu. Sanki benim elindeymiş gibi yalvarırcasına bana bakıyordu. "Meryem oğlum benim her şeyim," dediğinde sesi kırıldı. Sanırım sancılarının şiddeti artmış olacak ki bir an nefesi kesilmiş gibi donup kaldı, gözleri kocaman açıldığında tiz sesiyle bir çığlık attı. Daha şimdi acıdan iki büklüm olduğu hâlde saniyeler sonra saçmalaya devam etti: "Ne olur... ne olur onu... onu benden alma..."

"Ya sabır," dediğimde ısrarla tutmaya çalıştığı kolumu bir kez daha sinirle çektim. "Dokunma bir bana ya, dokunma!"

"Canım yanıyor," dedi bana sanki bu benin umurumda olacakmış gibi. "Ne yapayım," diye bağırdığımda bana dünyanın en zalim insanı benmişim gibi baktı. Zalim falan değildim ben, insandım sadece. Duyguları olan, yaşadıklarının kinini tutan bir insan. "Cihanşah," diye bağırdım yukarıya çıkmayı akıl etmeyen adama seslenirken. Gelip karısına sahip çıksındı, yoksa ben karısını boğacaktım. "Cihanşah, yukarıya çık lânet adam, karın doğuruyor! Gel ve karına sahip çık çabuk! Cihanşah!"

ALABORA | Şah & Mat ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin