HABERLER

89 4 2
                                    

Derin uykumdan uyanıp telefonumu elime aldım. Saat sabah ondu. Hızla yataktan doğruldum ve saçıma başıma ayar verip odamdan çıktım.

Koridoru geçtiğimde mutfağa uğradım, mutfağa uğrarken salonda oturan anne ve babamı gördüm. Dolaptan portakal suyumu çıkarırken "Günaydın filan yokmu?" Portakal suyumu bardağa doldurunca elime alıp oturdukları salona geçtim. Karşılarındaki tekli koltuğa yerleştim ve baktıkları televizyona baktım.

Haberler dönüyordu ve kocaman haber manşetinde son dakika haberi. Ölüm yine bir cinayet işledi. Dün gece evinde yatağına bağlı ve üstünde yıldız işareti olan başka bir ceset daha bulundu. Ölüm yine boş durmadı. Portakal suyumdan büyük bir yudum aldım. "Ne adam ama" diye söylendim. Annem kafasını bana çevirdi "Caninin teki. Sana ne kadar benziyor" demesiyle hızla ayağa kalktım ve elimdeki bardağa önüme gelen ilk yere savurdum.

Bardağın kırılmasını umursamadan evden çıktım. Evin etrafındaki korumalara bi göz gezdirdim ve baş koruma olan Hasan'ı çağırdım. "Buyrun Alya hanım." Hasan önümde dimdik dururken baş koruma olmama gibi durum söz konusu olamazdı. "Herhangi bir sorun varmı? Yine zorluk çıkarttılarmı?" Sorumla beraber sağ soluna bakıp bana geri döndü.

"Bir kere kaçmayı denediler yine, lakin her zamanki gibi başarısız onun dışında pek bişi olmadı Alya hanım." Kafamı onaylar şeklinde aşağı yukarı salladım "Koruma sistemini iki katına çıkarın" diyip arkamı döndüm ve garajıma doğru yürüdüm.

Favori araçlarımdan birine binip ekipin olduğu yere yani eve sürdüm.

Eve gelmiştim şuan kapıya anahtarı takmaya çalısıyordum lakin sinirden elim titrediği için biraz başarısız oluyordum. Sinirle anahtarı cebime geri koydum ve kapıyı tıklattım. Kısa süre sonra kapı açılmasıyla bi hıçın içeri girdim ve salondaki tekli koltağa oturup bir sigara yaktım.

Kapıyı açan Alp, kapıyı kapatıp yanımdaki tekli koltuğa yerleşti. "Sürekli nereye gidiyorsun bilmiyorum ama her geldiğinde sinirli geliyorsun. Neden gidiyorsun o zaman." Diye minik bir sitemde bulundu.

Sigaradan derin bir nefes aldım "Öyle gerekiyor çünkü" dumanı üfledim. "Murat ve Leyla nerde?" Alp bana doğru uzanıp elimden sigarayı alıp kendi dudaklarına götürüp derin bir nefes çekti. "Murat eğlenmeye, Leyla ise kuaföre gitti. Saçlarına bakım yaptırcakmış" hafifçe güldüm. "Sen?"

"Ben minibüsün bakımlarıyla ilgilendim, yani yeni geldim eve." Oda minik bir güldü daha sonra sigarayı önündeki sehpanın üzerinde olan küllüğe bastırdı ve geri yaslandı.

"Sahalardan uzak kaldık. İş varmı?" Diye sordum sakin bir tonda. "Yeni bir olay atlattın hemen işe gitmemelisin" demesini umursamadan telefonumu çikardım ve Selim'i aradım. Alp onaylamaz bir baş hareketiyle beni izliyordu.

Telefon ilk çalışta açıldı. "A- Alya? Selam naber?" Kekelemişti ve endişeli konuşuyordu. "Selim bir sorunmu var?" Önce bir kaç saniye sessizlik oldu daha sonra "Hayır ne gibi sorun olabilirki. Sen niye aramıştın." Alp'e kısa bir bakış atıp cevapladım.

"İş varmı?" Sesim net çıkmıştı. Yine kısa süreliğine bir sessizlik oluştu daha sonra "Var ama tek yapman gereken bir iş." Dikkatini çekmişti ve ister istemez tek kaşım havalandı. "Dinliyorum iş nedir?" Bu sefer hızlı konuştu. "Tek taş bir yüzük. Bi adam karısı için istiyor. Fazlasıyla değerli bir yüzük ve yüzüğün tutulduğu yer bir göl kenarında harabe lakin yüksek güvenlikli evde tutuluyor." Dikkatimi fazlasıyla çekmişti.

"Kazanç?" Diye sordum. Tekrar kısa bir sessizlikten sonra "250 bin dolar" iyi paraydı. "Anlaştık yüzüğü alınca haber edicem parayı hazır tut." Diyip telefonu kapattım.

ARJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin