KAMP

68 4 4
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım. Hava karanlıktı. Araba deniz kenarında ilerliyordu. Bi saniye. Araba niye deniz kenarında ilerliyordu. Kafamı çevirip baktım. Aras arabayı kullanıyordu. "Nerdeyiz biz?" Gözlerimi ovuşturdum. "Kampa geldik." Derken araba yavaşladı. "Nereye geldik!? Neden geldik!?" Telaşla sordum. Cebimde telefonumu aradım.

"Boşuna arama bende telefonun. Kampa geldik işte. Son madde. Gerçi tekne turu tam sayılmadı ama." Telefonumu aramayı bıraktım ve onda döndüm. "Bana sordunmu gelirken?" Yüzünde gülümseme oldu. "Sordum sende kabul ettin." Önüme döndüm kısa bir an.

Kabulmu etmiştim. Ne ara ya. Ne zaman kabul ettim. "Sarhoşluğumdanmı yararlandın sen?" Diye sinirle sordum. Cıkladı. "Hayır. Sana sordum sende kabul ettin. Hatta beni öptün bile." Kafasını bana çevirdi. "Bi an namusuma göz diktin zannettim." Sinirle avuç içimi anlıma vurdum. Arabayı durdurdu. El frenini çekti.

"Sence o kadar tehlike varken ekibi yanlız bırakmak doğrumu Aras?" Kapıyı açtı indi. Bende ardından indim. Bagajı açtı. "Sana diyorum." Sinirle yanına gittim. Bagajdan bir kaç eşya çıkarırken "Ekibinde geliyor merak etme." He? "Ne?" Bagajı kapattı. Eşyaları kumların üzerine taşırken yanına gittim.

"Ekibinin yanlız kalmamasını biliyordum. Bende herkezle beraber yaparız dedim. Başka çare yok." Aaaa bu adam benim ekibimi örgütlüyordu. Aaa. Eşyaları kuma bıraktı. "Bence tadını çıkar." Diyip denizi gösterdi. Şuan deniz kenarında kumun üzerindeydik. Bakışlarımı çarşaf gibi olan denize çevirdim. Ay aydınlatıyordu denizi. Bir kaç adım attım. Suyun dibine gelince durdum.

"Onlarda yorulu Alya. Bırak bir iki gün dinlensin herkez." Haklıydı. Onları biraz fazla yormuştum. Bir iki günün zararı olmazdı.

Gerçekten güzel bir görüntüydü. Arkamı dönüp Aras'a bir şey dicektimki çadırı kurmaya çalıştığını görmemle sustum. Biraz cebelleşiyor gibiydi o yüzden "Yardım edeyim mi?" Durdu ve bana bakıp güldü "Yok hallederim şimdi. Ateşi yakabilirmisin?" Peki dercesine omuz silktim ve çadırın biraz önüne olucak şekilde ateşi yakmaya başladım.

Ateşi yaktıktan sonra kalktım ve Aras'ın getirdiği sandalyeleri etrafına koydum. Bir çadıra baktım, bide Aras'a baktım. Şaheresine gururla bakıyordu. Fakat tek sıkıntı ortada bir şaheser olmamasıydı. "Bu sağlammı?" Diye güldüm. Tüm ciddiyetiyle bana döndü "Gayet sağlam." Çadırın demirlerini geçtim çadır kısmı bile düzgün değildi. Resmen benim hayata tutunuşumu sergiliyordu.

Bir kaç adım atıp yanına gittim. Eğildim ve çadırın en azından giriş kısmını düzelttim. Oda yanıma eğilince gözlerine baktım. "Bu çadır sağlam." Arkadan ateşin çıtırtırtıları geliyordu. "Bence daha sağlam yapmalısın." Bir şey sormak istiyordu fakat sormuyordu. "Aras sor ne sorcaksan." Kaşlarını çattı "O kadar belli oluyormu?" Kafamı onaylar şekilde salladım. "Senin ilk kampın olmasına rağmen nerden biliyorsun?" Sorusunu yöneltti.

Güldüm. "Yapmadığım, bilmediğim anlamına gelmiyor." Dedim. Araba sesiyle ayağa kalktım. "Ekip geldi herhalde." Siyah bir arabaydı. Yavaşça Aras'ın arabasının arkasına park etti. Tek sıkıntı ben böyle bir araba hatırlamıyordum. Tek tek bizim ekip indi Cengiz'de vardı. Ellerinde kamp malzemeleriyle bize doğru geldiler. "Bu araba ne?" Alp güldü. "Yolumuzun üstüydü. Çalalım dedik. Zaten ihtiyacımız vardı." Demesiyle bende güldüm.

"Temiz iş mi?" Murat kafasını salladı ve ellerindeki malzemeleri bıraktılar. Herkez çadırlarını vs. Kurduktan sonra ateşin etrafına toplandık. Cemre eksikti. "Cemre nerde?" Diye sorduğum sırada çadırdan elinde gitarla çıkan Cemre'yi gördüm. "Burdayıım." Diye seslenerek yanımıza geldi ve kendi yerine oturdu.

Daire şeklindeydik. Karşımda Aras vardı. Sağında Cengiz ve Leyla vardı. Solunda ise Alp, Cemre vardı. Murat'ta benim soluma kalıyordu."Cemre'nin sesinin güzel olduğunu fark ettim. Gitarda alalım dedik. Söyler dinleriz filan." Konuşan Alp'e karşı, İyi yapmışsınız der gibi kafamı salladım. Bu bir kaç gün karışmicaktım kimseye. Fazlasıyla yorulmuşlardı.

ARJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin