Küçük kız sevinçle ellerini birbirine vurdu. Bugün saraydan çıktığı nadir günlerden biri olacaktı. Kasaba halkının içine girecek ve birsürü şekerleme alacaktı. Bunun heyecanıyla içi dolup taşıyordu.
" Ne zaman çıkacağız Yena? " dedi küçük kız yanındaki dadısına.
" Biraz sabırlı olun leydim, arabayı hazırlıyorlar."
Küçük kız saray kapısına vaktinden erken geldiği için şimdi beklemek zorunda kalmıştı.
Sonunda küçük kızın beklediği haber bir hizmetliden geldi. " Arabanız hazır leydim. " dedi eğilerek. Kız heyecanla sarayın çıkış kapısına doğru yürüdü. O kapıya yaklaştıkça kırmızı üniformalı muhafızlar kapıyı açtılar. Küçük kız heyecanla sarayın çıkış kapısındaki merdivenleri hızlıca inmeye başladı.
" Aman yavaşlayın leydim, düşeceksiniz! " Küçük kız dadısı Yena'yı duymadı bile, hızlıca inmeye devam etti. En sonunda at arabasına yaklaştığında kapı bir hizmetli tarafından açıldı ve küçük kız iki basamağı da çıkarak arabanın koltuğuna oturdu. Yena da küçük kızı takip ederek karşısına oturdu ve at arabası yola çıktı.
Yol boyunca sessiz kaldı küçük kız, camdan dışarıyı seyrediyordu. Ağaçlar teker teker gözünün önünden geçiyor, tekte tükte insanlar gözüne takılıyordu. Araba ilerledikçe insanlar çoğalıyor, evler artıyordu. Sonunda vardılar. Küçük kız kasabayı at arabasıyla gezmek istemediği için kasabaya yakın bir yerlerde inmişlerdi.
Küçük kızın yanında sivil giyinimli birkaç asker ve dadısı Yena vardı.
Etrafa heyecanla göz gezdirmeyi sürdürdü. Renkli dükkanlar, alışveriş yapan insanlar, at arabalarıyla bir yerlere gitmeye çalışan kişiler, etrafta koşuşturan çocuklar ve lezzetli yemeklerin kokusu.
Etrafı incelediği sırada küçük kızın gözüne biri takıldı. Bir ara sokakta yerde oturan ondan neredeyse üç yaş büyük gibi görünen bir erkek çocuğu vardı.
Kıyafetleri yırtık ve eskiydi üstelik ona küçük geliyordu. Bacaklarını bağdaş yapmış, sırtını duvara yaslamış, başını ise eğmiş yara bere içinde olan ellerine bakıyordu. Simsiyah saçları yüzünün neredeyse tamamını kapatıyordu.
" Leydim bir sorun mu var ? Neden durdunuz? " dedi askerlerden biri. Küçük kız gözlerini erkek çocuğundan ayırmadan başını olumsuz anlamda salladı.
Eski enerjisini kaybetmişti. Etrafa göz gezdirmeye başladı hemen ardından gözleri lezzetli kokuların geldiği bir fırıncıda durduğunda fırına doğru ilerlemeye başlamıştı.
" Aman leydim, nereye gidiyorsunuz ? Sipariş verdiğimiz elbiselerinizi almak istediğinizi söylediniz, almaya gidiyorduk. " Küçük kız anında arkasını dönerek dadısına baktı.
" Yena karnım acıktı. "
" Saraydan çıkmadan hemen önce yediniz zaten. "
" Tekrar acıktım. " dedi mızmız bir çocuk gibi. Önüne dönüp tekrar o firıncıya doğru ilerlemeye başladı.Biraz daha ilerleyip fırıncı dükkânından içeriye girdi. Lezzetli ve büyük bir ekmek ve tatlı atıştırmalıklar aldı. Dükkandan çıktı ve geldiği yolu tekrar yürümeye başladı.
" Leydim terzi o tarafta değil. Ayrıca acıkmamışmıydınız ? Neden yemiyorsunuz ? " Küçük kızın karnının acıktığı hakkında söylediği yalan çoktan aklından uçuvermişti.
Acıkmamıştı. Bunları o karanlık ara sokakda gördüğü erkek çocuğuna verecekti.
Küçük kız başını çevirip Yena ya baktı ve tatlı olabileceğini düşündüğü bir gülümseme yapmaya çalıştı. Yena onun yalanını çoktan yakalamıştı ve küçük kız Yena' nın kendisine kızmaması için tatlılık yapıyordu. Güzel dadısı gözlerini kısarak küçük kızın gözlerine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Bağı
Romance" Umarım daha sık görüşürüz. " dedi prenses. Erkek çocuğu yine hiçbir şey söylemeden önüne döndü. Erkek çocuğunun bakışları ve sert görünümü hâlâ kızı korkutup, çekindirsede bunu bir kenara atıyordu. Erkek çocuğundan cevap gelmedi, kız çocuğu ise...