Şövalye Eres'in gitmesinin üzerinden iki gün geçmişti.
Sarah ve annemin bana yaptıkları dışında günlerim sessiz ve sakin geçiyordu.
Düğünüm altı ay sonraydı. Her şey çok aniydi fakat yapacak bir şeyim yoktu.
Gelinlik için ölçülerim alınmıştı ve şimdiden hazırlıklar yapılmaya başlamıştı.
Bütün halka duyrulmuştu, benim ve şövalye Eres'in evleneceği. Olumlu karşılamışlardı, her hangi bir sıkıntı yaşanmamıştı. Onun dışında ailem bu olaya pek bir şey dememişti, annem ve Sarah haricinde olanlar tabi.
Haber çok çabuk yayılıyordu. Şimdiden Nirin Krallığının ve Ustar Krallığının bile kulağına gitmişti.
Şövalye Eres gideli iki gün olmuştu. Gelmesine henüz daha çok vardı.
Derin bir nefes aldım.
Şu anda perdemi yarıya kadar çekmiş ayakta bahçeyi izliyordum. Öğlen saatlerindeydik. Sabah kahvaltısına yorgun olduğum bahanesiyle inmemiş odamda kalmıştım.
Amelia ile de hala konuşmuyorduk. Bana hala kırgındı ve inatla benimle konuşmamaya da devam ediyordu. Denemiştim aslında fakat ağzını bıçak açmamıştı yada beni geçiştiren bir kaç şey söylemiş ardından yanımdan gitmişti.
Hava öğle saatlerinde olmamıza rağmen aydınlık ve güneşliydi. Bulutlar güneşi kapatmamıştı. Odamın camından izlediğim bahçe ise sessiz ve sakindi. Ta ki birileri atları ile hızla bahçeye dalana kadar.
Uzakta oldukları için kim olduklarını kestiremiyordum. Yaklaşık on kişi atları ile bahçeden saraya doğru ilerliyordu.
İlk başta bu kişileri şövalye Eres ve yaverleri sanıp heyecanlanmaya başlamıştım ki bu kadar kısa bir sürede gelemeyecekleri aklıma gelip durgunlaşmıştım.
Sakince gelenleri izlemeye başladım. Saraya yakın bir yerde durup atlarından indiklerinde onları karşılamaya dışarıya kahya çıktı.
Bulunduğum oda sarayın yüksek katlarında kalıyordu. Gözlerimi dikkatlice kısıp komutanın onda olduğu belli olan kişiye bakmaya çalıştım.
Bu kişi hararetli hararetli kahyaya bir şeyler anlatıyordu. Öfkeli gibiydi. Tam bu sırada saraydan abim Derek çıktı. Öfkeli olan adamın yanına doğru ilerleyip bir şeyler söyledi.
Cama yapışıp gözlerimi daha çok kıstım. Kimdi bu öfkeli adam?
Kim olduğunu fark ettiğim an bakışlarım kocaman açıldı. Anında kendimi camdan uzaklaştırıp perdenin arkasına saklandım.
İzek buradaydı!
Neden gelmişti! Ha doğru ya evleneceğim haberi onunda kulağına gitmişti.
Ustar Krallığından Ayrina Krallığına gelmek üç gün sürüyordu fakat o iki günde buraya gelebilmişti. Önceden bazı şeylerden haberdar mı oluyordu?
Rahatsızlıkla yerimde kıpırdandım. Tam o sırada içeriye Amelia kapıyı tıklatıp girdi.
Hızla defterime uzanıp 'Hazırlan biraz kasabaya inip alışveriş yapalım.' Yazıp ona gösterdim.
"Emredersiniz Leydim." Dedi soğukça ve gardrobuma doğru ilerleyip kapaklarını açtı. Önce kıyafetlerimi hazırlayacaktı.
Suçluluk duygusuyla yerimde kıvrandım. Ona kendimi nasıl affettirebilirdim bilmiyordum.
Bakışlarımı masumca ona çevirdim. Bana bakmıyor kıyafetlerle ilgileniyordu.
"Amelia." Dedim sakin bir sesle. "Özür dilerim sana söylemediğim için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Bağı
Roman d'amour" Umarım daha sık görüşürüz. " dedi prenses. Erkek çocuğu yine hiçbir şey söylemeden önüne döndü. Erkek çocuğunun bakışları ve sert görünümü hâlâ kızı korkutup, çekindirsede bunu bir kenara atıyordu. Erkek çocuğundan cevap gelmedi, kız çocuğu ise...