8. Bölüm "Tiyatro"

811 72 13
                                    

Hikâye hakkındaki yorumlarınızı yazmayı unutmayın!

Salon neredeyse dolmuştu, elimdeki elma şekeri ise çoktan bitmişti. Birazdan başlayacaktı. İçimde bir heyecan vardı. Tiyatronun başlamasına yakın her zaman oluşurdu bu heyecan içimde.

Sahneye bir adam merdivenleri çıkarak çıktı. Bu sırada herkes yerlerine oturmuştu.

Adam kafasındaki şapkayı çıkararak bizi selamladı. "Hepiniz hoşgeldiniz!" Alkışlamaya başladılar. "Yeni bir gösteri ile sizlerleyiz! İyi seyirler dileriz. Karşınızda Kara Melek ve Masum Melek sizlere sunar!" Dedi ve ışıklar söndü. Adam sahneden inerek gözden kayboldu.

İçerisi hâlâ karanlıktı. Salon sessizliğe gömüldüğünde herkes oynanacak oyunu bekliyordu.

Sahne boştu, perdede henüz açılmamıştı. İlk başta gür sesi olan bir adamın sesi salonda yankılandı. Görüntüsü yoktu sadece sesi vardı.
"Bir varmış bir yokmuş." Diye başladı söze. Bu sırada ışıklar ve kırmızı perde bir anda açıldı. Açılmasıyla sahneye ışık doldu. Işık sadece sahnede vardı, izleyicilerin olduğu kısım karanlıktı.

"Gökyüzü krallığında yeni bir erkek çocuğu doğmuş." Dediğinde sahneye farklı yerlerden iki kişi çıktı. Birinin bembeyaz kanatları, diğerinin ise simsiyah keskin kanatları vardı.

Ortada birleşip bir bebeği ellerinin arasında tutmaya başladılar.

"Bu çocuk melek değilmiş. Bu çocuk şeytan da değilmiş. İki tarafada ait olmayan bu çocuk dengeyi sarsmış." Dedi ve bir anda sahnenin ışığı kısıldı, hemen ardından bir şimşek sesi yükseldi.

Boşluğuma gelerek bir anda yerimde sıçradığımda bir kaç kişinin bana güldüğünü duydum çünkü koca salonda tek korkan kişi bendim...

Utanarak başımı eğdiğimde yanımdaki kadının bana sevecenle gülümsediğini gördüm. Bende ona karşılık vererek gülümsediğimde önümüze dönüp izlemeye devam ettik.

"Melekler bu çocuğu istemiyorlarmış fakat şeytanlar bu çocuğu ölümüne istiyorlarmış. Çocuğun annesi ve babası idam edilecekmiş çünkü bir melek ve şeytanın birbirlerine aşık olmaları ve ilişkiye girmeleri yasakmış." Sahne boşaldı ve içeriye bir kadın girdi. Kadın bir melekti. Ellerinin arasında bir bebeği tutuyordu.

"Kadın idam edileceği günün sabahında bebeğinin ismini koydu ve ona ismini anan herkese sahip olacağını söyledi. Ardından ise kilitli tutulduğu kalenin kapısı açıldı." Sahneye bir kaç muhafız şeklinde melekler girdi. "Bebeği aldılar, kadını ise götürdüler." Muhafızlar kadının kucağındaki bebeği ondan koparırcasına aldılar, kadını ise resmen sürükleyerek götürdüler.
"Kadın bebeğinden ayrılmasının acısını yaşıyordu." Sahnede yine kimse kalmayınca gür sesli adama konuşmaya başladı. "Kadını idam ettiler. Son sözlerini sadece bebeğine söylemişti. Bu sırada ise adam idam edilmeden önce bebek ile birlikte şeytanlar tarafından kaçırıldılar. Bunu yaparken bir kaç meleği öldürmek zorunda bile kalmışlardı. Melekler bunu fark ettiklerinde ilk büyük savaş işte o zaman yaşandı. Savaş kanlı ve acımasızdı. Galip taraf melekler oldu. Şeytanlar geriye çekilip kaçmışlardı çünkü istediklerini, adam ve bebeği götürebilmişlerdi. Melekler ise adam ve bebeğe yetişememişlerdi. Meleklerin bebeği istememelerinin sebebi muazzam bir güce sahip olmasıydı. Bu bebeğe sahip olan taraf diğer taraftan daha üstün olacaktı. Bunu göze alamayarak bebeği yok etmek istiyorlardı. Bebek büyüdü. Bahsedildiği gibi çok güçlü bir güce sahip olmuştu. Çocuğun ne bir boynuzu, ne de başının üzerinde bir halkası vardı. Sadece eşi benzeri olmayan kapkara kanatları ve sapsarı keskin gözleri vardı. Ona Kara Melek denilmeye başlandı. Melekler bu çocuğun daha fazla güçlenmesini istemedikleri için şeytanlar ile çeşitli savaşlara giriyorlardı fakat istediklerine, yani çocuk ve adama hiçbir zaman ulaşamıyorlardı." Adam biraz susarak tekrar devam etti.

Ruh BağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin