okula geldiğimizden beri herkes bide tiksiniyormuş gibi bakıyordu. ne olduğu hakkında ne benim ne de rose'nin en ufak bir fikri bile yoktu.
kimseye bakmamaya çalışarak sınıfa doğru hızlı adımlarla çıktık. jennie'nin sevgilisi olmak ne zor bir şey ya, ama onun için katlanıcam.
kapıya bir kaç kız geldi. "bu sınıfta lalisa diye birisi var mı? jennie onu çağırıyor." dedi. mutlu olmuştum.
"benim, geliyorum. nerede jennie?" dedim oldukça meraklı bir ses tonuyla. "resim atölyesinde ." dedi. rose'ye arkamdan gel işareti yapıp atölyeye doğru ilerledim. kolejde okumanın en büyük dezavantajı labirent gibi karmaşık yolların, bitmeyen güzelliklerin olduğu kocaman bir okul olması. ilk geldiğim senelerde kendimi kaybetmiştim. jennie'yı gördüğüm gibi oraya doğru kendimi yönelttim.
"efendim jendukie." dedim. şaşırdı. "jendukie mi?" dedi. "evet sen benim jendukie'msin." güldü. "şapşal şey." dedi. "ee ne oldu jendukie, neden çağırdınki bir anda?" dedim.
"ne, çağırmasa mıydım?" dedi. başımı iki yöne salladım. "hayır, çağırman iyi olmuş, iyiki çağırmışsın sadece sebebini merak ettim."
güldü. neden bu kadar güzel gülmek zorundaki? ona her saniye tekrardan aşık olmamı sağlıyor, bu adil değil!
"sadece seni özledim. hem öğlen teneffüsü tekrar buluşalım mı? bu sefer kolej sokağında."
başımla onayladım. çok heyecanlıyım, hemde çok!
rose'nin yanına uçtum. bu olanları ona anlatmam lazım. bütün okulun beni kınarcasına bakmasını ne kadar umursamamaya çalışsamda yine de insan kırılıyor.
neyse, boşverin siz onları, benim jennie'm var!
rose'nin yanına geldiğim gibi dökülmeye başladım. "rose, kolej sokağından jennie ile buluşucağız tekrardan. ne düşünüyorsun?" dedi.
"lisa, sence de bu buluşma işleri bir gün içerisinde ya da geçen zaman içerisinde her saniye geçtikçe artmıyor mu? anlıyorum buluşmayı seviyorsun onunla ama.." sözünü devam ettirmesine izin vermeden bağırdım "rose, bir de- hey, sen neler diyorsun?" nefes alıp verdi. "çok fazla buluşuyorsunuz lisa, bu bile rahatsız edici değil mi? hem o bir sürtük lisa, seninle geçici sevgili. ona aşık olduğunu biliyorum ama ona bağlanmamalısın, o kötü biri."
moralim hem bozulmuş hemde sinirlenmiştim.
"rose sen jennie'nin öyle biri olduğunu nerden biliyorsun? o iyi biri, beni seviyor, benimle buluşmak istiyor çünkü beni özlüyor, mutlu bir ilişkimiz var tamam mı?" diye haykırdım. "sen, sen kör olmuşsun lisa! daha yeni demiyor muydun o bir sürtük, sevgili olmak yanlış, ondan çok derslerimle ilgilenmem lazım diye?" dedi çok sakin bir tonda. "rose tartışmayı hem sen başlatıyorsun hem de üste çıkmaya çalışıyorsun, ben haklıyım." diye ciyakladım. "bak lisa bu kadar sinirlenmemelisin, bir şey olur, yanlış konuşursun, pişman olacağın şeyler-" dedi ve ellerini sakin ol şeklinde hareketlendirdi. "kes sesini artık! jennie'ye olan bu ön yargın ne zaman bitecek? o iyi biri!" dedim.
bunları ben mi dedim?
"cidden böyle mi düşünüyorsun lisa?" dedi hafif geriye giderek. "ne? hayır, ben de...demedim" hafif titrek bir tonda konuştum.
rose'yi kırmıştım, hemde istemeden.
"özür dilerim, ben kendimi kaybettim. böyle demek istemezdim, cidden-" diye olayı toparlamaya çalıştım.
çekip gitmişti çoktan. bebeklik arkadaşım rose'yi kaybettim. ne kadar iğrenç bir insanım. geçici bir aşka kör olmuş biriyim. o bana yardım etti, o benim arkamda durdu.
rose'nin arkasından gittim.
"rose!" bakmadı bile bana. "ya park chaeyoung!"
durdu ve bana baktı. ağlamıştı, ağlatmıştım. koşarak yanına gittim.
"ben senden çok özür dilerim. o lafları demek istemedim, sen öyle biri değilsin, ben öyle biriyim. lütfen eskisi gibi olalım rosie, arkadaşlığımız bitmesin lütfen rosie."
istemsizce bende ağlamıştım. sarıldı.
"sorun değil lisa, bir anlık sinirden çıktı." dedi.
ona sımsıkı sarıldım. onu kaybedemem, o benim her şeyim. arkadan bir alkışlama sesleri gelince o tarafa döndük. siktir, iseul'un tayfasına yakalandık.
"bakın bizim ucubede buradaymış." bize doğru yaklaştılar. "jennie kim'den uzak dur lalisa, o seni kullanıyor, sen sadece onun kuklasısısın."
hayatımın hatasını yaptığımı fark ettim. jennie ile hiç karşılaşmamış, ismimi çıkaracak hareketlerde bulunmamalıydım.
anladımki ya ben boyun eğeceğim ve okulumu değiştireceğim ya da direnip psikolojimi bozacağım.
biz geri gittikçe onlarda bize doğru geliyorlardı. "hey ne oluyor orada!" diye bağırdı.
bir hocanın bağırmasıyla oraya döndük. oh kurtuldum Tanrım, teşekkür ederim. iseul'ler gitmek zorunda kaldılar.
ve o lanet ses, öğretmenler zilinin çalma sesi. en hızlı koşuşumuzla sınıfa doğru gittik. neyseki hoca gelmemişti.
ah kahretsin ders seçmeli yabancı dil yani namı değer fransızca. ne diye seçtiysem bu dersi? ne güzel ispanyolca varken? ispanyolcalar bizim sınıfa biz ise 16.12.9'a gidiyorduk. ne güzel!
kitaplarımı alıp her şeyimi dolabıma kilitledim ve rose ile vedalaşıp o sınıfa doğru yöneldim. depar atıyordum. sınıfın kapısının önüne geldiğimde hiç düşünmeden kapıyı çaldım.
"çık dışarı lisa, geliyorum!"
hocanın bana bağırmasıyla kapıyı açtığım gibi geri kapattım.
hocayı korkuyla beklerken jennie'yi gördüm. bana göz kırpıp yoluna devam etti. ben ise ona hayranlıkla bakıyordum. hoca kapıyı açtı ve sinirle kapatıp bana döndü.
"dersime niye geç kaldın lisa? l:hocam, tuvaletteydim. h:bu kadar uzun süre tuvalette nasıl kalabilirsin söylesene? ne yaptın? l:ben..ben bir şey yapmadım hocam, cidden.
bu jennie ile sevgilim olmam bütün okula saniyeler içinde yayılmıştı. bütün herkesin bana olan bakış açısı çok farklı olmuştu.
"geç içeri! sözlüne kaç yazıcam farkında mısın sen?" "özür dilerim hocam, bir daha geç kalmayacağım."
bana küçümserce bakıp içeri itti. sınıfa gülümseyip yerime geçtim. ancak hepsi bana kinle bakıyordu. gülümsemem anında solmuştu. kimsenin benden nefret etmesini istemem ama sanırım benden nefret ediyorlar.
onlara ne yaptım ki? neden benden nefret ediyorlar? sadece jennie ile sevgili oldum.
hoca sınıfa geldiğinde dersini anlatmaya devam etti. ne zaman hocaya bir soru sorsam bana bakıp yanıt vermeden kaldığı yerden devam ediyordu.
umarım bir an önce bu ders biter. jennie ile kolej sokağında buluşup eve kaçmak istiyorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.