Bölüm 14

193 22 24
                                    

MERHABALAR

YAZAR: NUR / EBRU

NOT: Bölüm geldi nihayetinde. keyifli okumalar canlar:)

Karanlık Kerimoğlu konağına çöktüğü gibi tüm şehire çöker. Güneş yerini ay ve yıldızlara bırakır. Masmavi olan gökyüzü, şimdi kapkaranlıktır.

Akşam yemeği vaktiydi Nesli ve Gurbet gerekli olan bütün işleri yaparak yemek masasını hazırlarlar. Sofra boydan boya serilmiş adeta göz kamaştırıyordu. Konak halkı gelecek olan misafirler için avluda oturuyorlardı.

Genç adam aldığı telefonla ayağa kalkar ve genç kadından biraz uzaklaşarak telefona cevap verir. Arayan Buse'dır. Arkasına dönerek yatan karısına bakar ardından sessizce odadan çıkar ve teras katına gider. Konağın kapısı açılır içeriye Ferhat bey ve ailesi girer. Gül hanım yerinden kalkarak Zilan hanım'a doğru gider ve onu karşılar. Aile fertleri birbirleriyle tokalaşırlar.

" Hoşgeldin Zilan

" Hoş bulduk Abla. Asmin Nasıl? Duyduğum zaman çok merak ettim.

Gül hanım sert bir üslüpla duruşunu bozmadan " Gayet iyi yukarıda yatıyor olan benim dağ gibi evladıma oldu.

" Öyle deme abla, Asmin 'de kolay şeyler yaşamıyor

" Onu savunma bana Zilan

"Daha önemli bir şey var abla sana söylemem lazım.

 Gül hanım merakla Zilan Hanım'ın konuşmasını bekler. Zilan hanım kimsenin duymaması için Gül Hanım'ın kulağına eğilerek sessizce Buse 'nin geldiğini söyler. Bunu  söylediği an genç adam hızlı hızlı adımlarla merdivenlerden aşağı inerek konağı terk etmesi bir olur. Gül hanım Buse'nin gelişine içten içe çok sevinir. Bu duruma el atması gerektiğini düşünür ve sevinçli bir tavırla Elif'i kucaklar.

Kerimoğlu karşımda duruyordu. O an Buse diye bir kadın ismi aldı ve hemen odayı terketti. Apar topar odadan çıkmasıyla merak ettim. Kimdi ki bu Buse? Sevgilisi miydi? Ama bananesi kimse kim? kendi kendimle konuşurken odamın kapısı açıldı ve içeriye Elif girdi. Koşarak yanıma gelip sıkıca sarıldı bana. Canımın yanmasıyla yüzümü ekşittim bana duvar olan vücüdum adeta yara bere içerisindeydi ve ağrıdan sızlıyordu. Elif nereden bilecekti ki? Daha bir çocuktu. Beni özlediği belliydi. Yanıma oturdu ve hemen İstanbulda ki yaşamından söz etmeye başladı. Bende can kulağıyla onu dinliyordum. O sırada minik elleriyle yüzümdeki yaraya dokundu. Gözlerimi kapattım ve yaramı sevmesini istedim. Annemi, babamı, Doğan abimi ve Berçemi düşündüm. Ailemde sevgi çok başkaydı her an onları özlüyor ve yokluklarını arıyordum. Hayallere daldım. Elif öyle güzel ve narin dokunuyordu ki  çocukların masum olduğuna bir kez daha içten inandım. Elif yanıma uzandı ve ona masal anlatmamı istedi. Bende en sevdiğim hikayeyi Küçük Prensi anlatmaya başladım.

Behram kerimoğlu, şirkette oluşan sorunu haletmek için hızlıca konağı terkeder ve şirkete doğru yol alır. Asıl gitmesi ve çözmesi gereken konu Buse'ydi. Ama hiç beklemediği anda şirkette çıkan sorunu çözmeliydi, sinirli bir şekilde arabasından iner ve hızlıca odasına çıkar sekreterini çağırarak gerekli bir şirket toplantısını planlamasını söyler sekreter odadan çıktığı an odaya Ferhat bey girer. Masadan kalkan genç adam amcasına doğru gider. " Hoşgeldin Amca  dedikten sonra eğilerek amcasının elini öper.

" Hiç hoş bulmadım Behram.                                                                                                                                       
  Ferhat bey elindeki dosyayı genç adama uzatır. Behram dosyayı alır ve okur. Bir hışımla dosyayı duvara fırlatır.

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin