beşinci bölüm

696 26 13
                                    

Senden kopamıyorum benim herkesten daha iyi anladığın için'

Senden kopamıyorum benim herkesten daha iyi anladığın için'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

. . .

"Zenginlik be!"

Oğulcan herkesten önce servisten dışarı çıkıp yeri öpmeye kalkınca Doruk ve Berk onu son anda tutmuştu.

"Dur oğlum napıyorsun?"

"Bırakın öpücem! vallahi öpücem!"

"Varoş ya.."

Sarp söylene söylene arkasından inip kardeşiyle birlikte herkesten önce yürümeye başladı.

"Vaaay burası ne kadar güzelmiş ya!" Aybike hayranlıkla bakıyordu etrafına.

Bodrum'a daha önce gelmiştim. Melisayla..

Şimdi benim burada olmam ve Melisa'nın hiç hak etmediği bir yerde olması canımı acıtıyordu.

Bir gün iyileşecekti ve birlikte gelecektik buraya... Buna inanıyordum.

Geldiğimiz otel denize sıfırdı.

Deniz öyle güzel güzel dalgalanıyordu.

Hayatım boyunca deniz benim çok sevdiğim nadir şeylerdendi.

Ruhumu hafifletiyor ve beni rahatlatıyordu.

Yüzmek sanki antidepresandı benim için.

Yüzmek ya da oturup sadece denizi seyretmek...

İkisi de benim ilacım olan şeylerdi.

Hep birlikte otele giriş yapıp resepsiyona ilerlediğimizde Burak hoca odaların numaralarını veriyordu bize...

Aybike ve Asiye aynı oda da kalacaktı. Kızlı erkekli kalmamız yasaktı. Bu kural onları bi miktar üzsede elinde ki çantalarla birlikte yukarı çıktılar.

Berk ve Doruk tabiki de birlikte kalmak istemişlerdi ve anahtarlarını kapmışlardı.

tek tolerans Sarp ve Yasmin kardeşlere tanınmıştı. Çünkü babaları okulun sahibiydi..

Onlarda birlikte odalarına çıkarken Oğulcan kendi anahtarını havada kaptı.

"Hadi Ömerim aşk yuvamıza gidelim!"

Herkes onun bu dediğine gülerken bende sırıttım.

"Allahım sabır... kaçmış o da numarası?" dedi Ömer.

"218"

Tolga da yan sınıfta ki Arda ile aynı odayı paylaşırken kendi adımı duymamam beni tedirgin etmişti.

"Hocam benim adım okunmadı?"

Burak Hoca listeye baktıktan sonra yüzüme baktı.

"Süsencim tüm çiftler belirlendi maalesef sana kimse kalmadı. Sen tek kalıcaksın."

Her zaman ki gibi.. Yapmayın hocam.. Bari burada yalnız uyumasaydım değil mi?

Neyse ki ilk defa tek kalmayacaktım. Bu konuda epey bir tecrübem vardı.

Kırgınlığın verdiği sinirle oda numaramı sordum Burak Hoca'ya.

Karşımda ki aynaya baktığımda Ömer'in üzgün bir ifadeyle beni seyrettiğini gördüm.

Acımış mıydı bana? Daha önce de acımış mıydı acaba?

Acınmak ne kadar rezil bir histi çok iyi bilirdim..

"senin numaran..219"

Ömer ile odalarım yan yanaydı demek ki...

pekala...

"Aaa tesadüfe bak yan yana." Dedi Oğulcan kinaye yaparak.

Hiçbir şey demeden Valizimi alıp asansöre gittim. Belki on beş kişi asansörün gelmesini bekliyordu.

"Offf bir de bunu mu bekleyeceğim ya ?"

Valizimi sürüyerek merdivenlere gittim ve kaldırarak bir kaç merdiven çıktım.

"yardım edeyim." Ömer'in tanıdık sesiyle o tarafa baktığımda bir kişinin çoktan valizimin arka tarafını kaldırdığını gördüm.

Ömer de bende hatta Oğulcan da anlamayarak baktık o tarafa.

Mavi gözlü sarı saçlı bir çocuk valizimi alıp tüm merdivenleri çıkarmıştı.

Bir an valizimi çalıyor zannedip korksamda birden durdu ve bana baktı.

"Numaranız kaçtı? Oraya çıkarayım?"

Çocuğun Türkçesi çok kötüydü. Büyük ihtimalle turistti.

"Yok gerek yok. Ben geresini hallederim." diyerek gülümsedim.

"Pekala sen nasıl istersen prenses."

"Prenses?" Ömer sinirle çocuğa bakıyordu. Ama çocuk ona hiç bakmadan direkt olarak bana bakıyordu.

"Ben Dimitri bu arada!" Elini bana uzattığında sıkmak için yeltenmişdim ama benden önce biri davranıp çocuğun elini sıktı.

"Bende Ömer."

Ben ister istemez onun bir kaç adım arkasında kalmıştım.

"Aha kavga." Oğulcanı aldırış etmeden Ömer'in gerginliğini seyrettim.

"Abin sanırım?" Dedi Dimitri hala Ömer'i önemsemeden bana bakıyordu.

Abim mi? Gülecek halim olsa buna gülerdim mutlaka!

"Hayır değil. Sınıf arkadaşım." dedim gereksiz bir açıklama yaparak.

"Neyin açıklamasını yapıyorsun Süsen?"

"Adını hala öğrenemedim güzel kız?"

Ömer Dimitri için bir hayalet falan mıydı?

"Onun adı 'seni ilgilendirmez.' Sen bundan sonra öyle seslenirsin ona tamam? Hatta hiç seslenmezsin olur biter."

"Adım Süsen."

Dedim Ömerle inatlaşarak.

"Ya sabır ya sabır..." Sinirle dişlerini sıktı.

Ömer benim kolumdan çekerek yürümeye başladı.

"Sen gelsene bir benimle."

Bir köşeye çekti beni ve duvar ile onun arasında kalmamı sağladı.

"Ne yapıyorsun Ömer?"

"Asıl sen ne yapıyorsun. Niye beni sinirlendirecek her türlü şeyi yapıyorsun?"

"Ömer saçmalama lütfen ya! Valizim orada kaldı.."

"Siktir et valizi! Oğulcan sahip çıkar ona! Sen bana bir cevap ver!"

Sinirle ona yaklaştım. Benden ne istiyordu?

"Sana verecek bir cevabım yok benim. Günlerce seni aldattığımı inanıp bana dünyayı cehenneme çevirdin! Benden sen ayrılmak istedin. Benden sen vazgeçtin şimdi bana neyin hesabını soruyorsun?"

"Eğer bana Sarpla o gün neden sarıldığını söylemiş olsaydın bu halde olmazdık! Bizi bu hale sen getirdin!"

"Sana daha fazla yalvarmamı falan mı bekliyorsun? Bundan sonra bende çabalamıyorum! O gün sırf Sarp'a hava atmak için beni arayıp duygularımı kullandığın gün bıraktım ben çabalamayı Ömer!"

Onu arkamda bırakıp valizimin yanına gittim ve hızla odamın olduğu koridora girdim.

"Tanıştığıma memnun oldum !"

Dimitri'nin dediği şeye cevap veremiyecek kadar sinirliydim.

. . .

SERZENİŞ||süsöm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin