Asaf hocayla yaptığımız derslere artık alışmıştım. Bir düzen oturtturmuştuk ve güzel ilerliyorduk. 2 aydır ders yapıyorduk. Ben gibi bütün sınıf hatta okul da Asaf hocaya ısınmıştı. Kafa bir adamdı. Sırf onun için okula gelenler bile vardı. Haftada 3 gün özel ders yapıyorduk. 4 e çıkaracağını söylese de ölmek istemediğim için kabul etmiyordum.
İki aydır ders programını hâlâ öğrenemediğim için ilk dersimizin matematik olduğunu okula geldiğimde öğrenmiştim tabii ki yine geç kalarak. "Kusura bakmayın hocam geç kaldım." Gözlerinin içine bakıyordum. "Bir daha affetmem demiştim Cüneyt." Yani der gibi baktım. "Bugün işlediğimiz konudan 50 soru çözeceksin." Zaten siz bana bunun 2 katını belki daha fazlasını ödev olarak vereceğiniz için onların içinden gösteririm. "Tabii özel dersimizde verdiğim ödevlerden ayrı olarak. O soruları gösteremezsin." Bu adam benim içimi mi okuyor. Artık bu duruma alışmaya başlamıştım. Yine itiraz edecekken bunun bir işe yaramayacağını bilerek ağzımı kapalı tuttum. "Tamam geçebilirsin yerine." Durmadan matematik çözüyordum zaten.
Yerime geçtiğimde Mert piç piç gülüyordu. Kafasına bir tane geçirmemek için zor durdum. Niye tutuyordum da kendimi. Geçirdim bir tane. Sesli bir ah dediginde gerizekalı diyip Buluta döndüm. Önünde ki testleri çözüyordu. Asaf hoca test vermiş olmalıydı. Yanıma gelen ayakların sahibine baktm. Asaf hoca. Elinde olan 2 tane fotokobiyi bana uzattı. "Kolay gelsin" Komik bir şey varmış gibi üstten üstten sırıtıyordu.
Boyunun ne kadar uzun olduğunu düşünürken onun uzun değil benim kısa olduğuma karar verip sorulara bakmaya başladım. Bu hangi konu ya? Bunlar matematik mi? Biz ne ara gördük bunları? Ben ne yapıyordum o ara? Kopya çekmek için Mert'e döndüğümde tabiki hiçbir şey çözmemişti. Bundan sonra Bulut'un yanına oturmayı aklıma yazdım. Çünkü hayvan gibi kağıdın üstüne abanan Buluttan hiçbir şey göremiyorum. "Hişt yardım et lan?"
Arkasını dönerek cevap verdi. "Hangi soruya kanka" Tek kaşımı kaldırarak cevap verdim. "Sence?"
"Anlıyorum hepsi" Bir süre durup sonra önünde ki kağıtla benim kağıdımı değiştirdi. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Bunu bazen aynı sınıfta girdiğimiz sınavlarda da yapıyordu. Hayatta bunun kadar güzel hissettiren az şey var. Derken önümde ki kağıt alındı. "Vaay hepsini çözmüşüz. O zaman tahta da çözebilirsin diye düşünüyorum. Haksız mıyım?" Nereden çıktın sen ya. "Yok hocam çözümleri bende kalsın. Hem zaten benim anlatmamla anlamaz onlar. Siz anlatın en iyisi." Hadi kalk dediğini gözlerinden anladım resmen. Soruyu bile tam okumamıştım ki ben nasıl yapayım şimdi. "Kağıdımı alabilir miyim?"
"Hayır. Ben sana soruyu okuyacağım sen aklından yapacaksın."
"Tamam kabul. Ben yapmadım soruları. Bulut yaptı. O çıksın isterseniz?" Tek kaşını havaya kaldırmış bakıyordu şimdi de. Bunu beklemiyormuş gibiydi. Ne yapayım mal gibi tahtaya çıkıp saçma sapan şeyler mi yazayım. Yapamadım işte. "Bu konuyu gördüğümüzü bile hatırlamıyorum."
"Görmedik zaten " Ne "Ne!?" "Görmedik daha bu konuyu şimdi anlatacağım bir daha ki ders çözmeniz için bunlar." E Bulut. Bulut'un bizden 3 sene önden gittiğini hatırlamamla yüzümü buruşturmam bir oldu. "İnsan bir söyler ya. Kolay gelsin diyip gittiniz." Bıyık altından gülerek cevap verdi. "Sormadın ki." Gözlerimi devirdim. Artık benimle çok daha fazla uğraşıyordu. 2 ayda değişen tek şey bu olmuştu.
...
Öğlen arasında nefes almak bahçeye çıkmıştık. Oksijen kalmamıştı içerde. Bir de sigara krizim tutmuştu tabi. Sigara içmek için arka bahçedeki kendi yerime gectigimde hemen bir sigara yaktım. Sabahtan beri icmiyordum başıma ağrı girmişti. Bir süre sessizliğin ve sigaranın tadını çıkardım. Sessizliğim çok uzun sürmemişti. Sarp denen oğlanın bir kızı kolundan tutup zorla bu tarafa doğru getirdiğini görmemle başladı her şey. Bir süre ne yapacağını bekledim. Zorla kızı öpmeye çalışıyordu. Anında yerimden kalktım. Kız bağırmaya başlamıştı