2

460 57 8
                                    

"Size yardımcı olabileceğim bir konu var mı?"
Sesinin sahibine dönerken nazik bir şekilde başını onaylamazca salladı. Yüzündeki gülümsemeyi söndürmeden konuşmak için dudaklarını araladı.

"Sanmıyorum,abimi bekliyorum."
Uzun siyah elbiseyi giymiş yaşlı rahibe adamın baktığı yere bakarken iç geçirdi.

"Abinizi daha önce de gördüm. Fakat bu denli sarsılmış görünmüyordu. Cenazelerine katılmamış olmaması büyük şansızlık.."
Regulus kaşlarını çatarak kadına dönerken kadın gülümsedi.

"Ben bir koftiyim,Mr.Black. Abinizin Potterların ölümüne sebep olamayacağı zaten çok açıkken dostlarının son yolculuğunda yanlarında olamadı. Ona destek olmanız,acılarından Tanrıya sığılması onun için daha iyi olacaktır.."
Regulus oturduğu banktan kalkarken başını onaylarcasına salladı. Kilisenin mezarlığında fazla vakit öldürmüşlerdi.

"Tanrıya inanıyorsunuz,öyle değil mi?''
Kadının biraz önceki halini beğenmediği açıktı. Başından savmak istediğini bu kadar açık ettiğini bilmiyordu.

"Vardır orada birşeyler.."
Gözlerini kısa süreliğine koyu gökyüzüne dikerken kadının artık solgun olan yüzüne döndü.

"Tavsiyeleriniz için teşekkürler,Mrs.."
Elindeki bir demet çiçekle abisine doğru ağır ağır adımladı. İki mezarlık etrafı çiçeklerle,üzerinde ise övgü dolu sözlerle gurur duyulası bir anıttı.

Abisinin topraktan ayaklanmasını izlerken konuşmak için dudaklarını araladı.

"Bir yere daha uğraman gerek değil mi?"
Elindeki yasemin demetini abisinin bıraktığı zambakların yanına indirdi. Uzun boylu abisine dönerken abisinin durgun hali gözünden kaçmamıştı.

Geleli yarım saati aşıyordu. Sirius Blackin masumluğu tüm büyücü dünyasında duyulmuşken Sirius,dostlarının yassından vazgeçip kendini vedaya zorluyordu.

"Remusu bulmam gerek,duyduğuma göre Dumbledore onu sürüye sokmaya çalışıyormuş...Ben buradaysam o da burada olacak. Olmak zorunda.."
Regulus abisinin ona anlattıkları ile şaşırsa da abisi devam etti.

"Sonra Harry'e uğramam gerek. Remus büyük ihtimalle yanındadır..Beni hastahaneye bırakabilir misin?"
Regulus kısa saçlarının dalgalanmasını sağlayarak başını onaylarcasına sallarken söz aldı.

"İşin biter bitmez seni bırakabilirim."

"Bitti zaten.."
Kırmızılaşmış gözleri aksini iddaa etse de Sirius birkaç adım uzaklaştı. Arkasında gömülü en yakın arkadaşları yanında ise terk ettiği kardeşi vardı. Yavaşça cisimlenme sınırına ilerlerken Sirius kendini toparladı.

"Beni bıraktıktan sonra ne yapacaksın? Parise geri mi döneceksin?"
Abisinin sorusuna omzunu silkti.

"Eve bakmam gerek,Kreacher'e emanet ettiğim bir şey var. Orion'un yarım bıraktığı birkaç işi de var. En az bir hafta buradayım,galiba.."
Regulusa karşı dudağının kenarını ısırdı.

"Ben gittikten sonra..yani kovulduktan sonra eğitimlere devam ettin mi?"
Regulus abisinin ona hatırlatmış gibi olmayı istemediğini anlarken sırıttı.

"Sen evi terkettikten sonra devam etmek zorundaydım. Ne de olsa ailemizin kıramayacağım kuralları bana geçerliydi"
Önündeki taşı tekmeleyerek ilerlerken abisi bir anda onu koluyla durdurdu. Koluna olan temas dikkatini dağıtırken kaskatı kesilmesini sağlayacak bir çift kolun içine gömüldü. Sirius iki koluyla kardeşini göğsüne bastırırken Regulusun kolları açıkta kaldı. Kendini aptal gibi hisediyordu ama engel de olamıyordu. Abisi ona en son sarıldığında 13 yaşındaydı ki bu da evden apar topar topladığı giysileriyle dolu valizi birkaç saniyeliğine bıraktıracak türden bir sarılmaydı.

ᵐᵃᵍᵘˢ ᶜᵃᵉᶜᵘˢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin