Küçük kız, "İyi ki doğdun!" diyerek Alparslan'ın kucağına atladı. "Akşam gelecektin ama biz önceden gelip sürpriz yapalım dedik," diyen kadına sinirli tuhaf bakışlar attım. Nereye gidecekti bu adam akşam?Kendi kendime sinirle mırıldanırken Alparslan'ın aklına yeni gelmiş olmalıyım ki arkasına dönüp elimden tutarak içeri giren kadın ve küçük kıza beni tanıttı.
"Bu Nefin, kendisi kız arkadaşım. Bunlarda küçük kardeşim Halide ve kızı Duru,"
Kardeşim ve kızı mı demişti o?
Düşündüğüm şeyler aklıma gelince yüzüm kızarmış ve utanmıştım. Her şeyi daha farklı düşünmüştüm. Kadın hem bana hem Alpaslan'a şaşkın bakışlar atıyordu. Ağzından çıkan cümleyle beraber olduğum yerde kalakaldım.
"Selin'den sonra ilk defa seni biriyle görüyorum abi,"
Selin diye bir kız arkadaşı mi olmuştu?!
Ailesinin bildiği bir kız olduğuna göre kızla ciddi olmalıydı, onu çok sevmiş midir ki?
Bir anda Duru denilen küçük kız bana bakarak gözünü kısıp Alparslan'la konuşmaya başladı. "İstemiyorum, bu kız güzel dayı,"
"Evet, güzel dayıcım," diyip bana bakan Alparslan'a hafifçe tebessüm ettim. Duru bu halimizi görmüş dayısını yüzünü elleriyle zorla çevirerek kızgınlıkla konuştu. "Bakma ona dayı! Onunla olmayacaksın değil mi?" Alparslan ona cevap vermemiş ve gülümseyerek kendi koltuğuna oturtarak Halide'ye dönmüştü.
"Eski konuları açmanın zamanı mı Halide?" dedi ve Halide'nin cevap vermesine izin vermeden derin bir nefes alıp bana baktı. "Siz kendi aranızda konuşun olur mu? Benim Selçuk'un yanına uğramam lazım," demesiyle bu seferde benim konuşmama fırsat kalmadan odadan çıktı.
Halide'nin koltuklara yöneldiğini fark etmemle bende tekli koltukların birine geçip oturdum. "Kusura bakma ben abimi biriyle görmeye alışık değilim, ondan dolayı bu şaşkınlığım," dedi Halide. Yüzünde mahcup olmuş bir ifade vardı.
"Önemli değil, olur öyle şeyler," deyip kısa keserek telefonumu açıp saate baktım.
"Seni bir yerden tanıyor gibiyim, mesleğin ne?"
"Modelim ben, markalarda ve dijital dergi çekimlerinde mankenlik yapıyorum," dedim. Halide hatırlamış gibi gözlerini açarak telefonunu açtı ve bir şeyler yazarak telefonu bana çevirdi. Instagram hesabımı gösteriyordu.
"Hesabın bu değil mi?" dedi ve başımla onaylamamla konuşmaya devam etti. "Ben seni takip ediyorum, gerçekten dergi çekimlerin mükemmel. Hatta en son manvio markasıyla çekim yapmıştın sanırım. En son attığın fotoğraftaki cekete bayılmıştım, kumaşı harika gözüküyordu,
"Gerçekten öyle, çok hoş bir kumaşı var. Üstünde ağırlık bırakmıyor." diyerek konuşmaya devam ettik. Yaklaşık 15 dakikanın sonunda kapının açılmasıyla Alparslan ve Selçuk odaya girdi. Duru bir anda kendi kendine oyun oynamayı bırakmış kapının önündeki Selçuk ve Alparslan'ı görmesiyle koltuktan hızla atlayıp Selçuk'a koştu ve ona sarıldı. Selçuk'ta onu kucağına alarak öpüp konuştu. "Bebeğim gelmiş," Halide'nin ayağı kalkmasıyla Alparslan yanıma geldi ve oturup elini omzuma atarak kendine çekti. Dönüp ona baktığımda gülümseyerek sessizce konuştu. "Daha ilk günden baş başa kalamamaya başladık."
"Daha baş başa kalacağımız çok gün var, sen rahat ol asker beyciğim" diyerek bir elimi göğüsüne attım. Aklıma doğum gününün takılmasıyla gözlerine bakarak konuştum. "Bugün doğum günün mü?" Başını onaylarcasına salladı ve konuştu. "Hiçbir zaman doğum günümü kutlamadım. Duru mutlu olsun diye bu yıl kutlama kararı aldık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Yeter ki Sev •texting
Ficción GeneralSiz: Ben seni almazsam eğer mahvolurum biterim Siz: Sen yeter ki sev kulun olayım Siz: Bir dile bin yıl kölen olayım. Siz: Boynuna, koynuna dolanayım Siz: Mahşere kadarrr Asker Beyciğim: Yanlış numaraya yazdınız sanırım. Siz: Olur mu hiç öyle şey as...