•2.2•

2.6K 158 45
                                    

Hellooo yeni bölümle karşınızdayızzzz

Bu bölüm ortalık biraz karışacak gibi, kaos muuu? Bayılırımmm DJNASJKHDSŞHDLDNŞ

Bu arada yeni bölümlerden haberdar olmak isterseniz ya da mükemmel ötesi editleri görmek isterseniz ınstagrama beklerizzz.

ınstagram: lonita.elf0

Bölüme oy atıp yorum yaparsanız çookk mutlu oluruz. Şimdiden teşekkürlerrr <3

Baş kısımlar için bölüm şarkısı:
Hele bi/ Alişan

Son kısımlar için bölüm şarkısı: Dedublüman/Belki (Bence grubun her şarkısı çok iyi olur bu arada)

*********

Alparslan'ın yanına döndüğümde Gökalp ve Deren'de ayağı kalkmışlardı. "Bizde artık gidelim, Deren'in yarın sabaha uçağı var," diyen Gökalp'e başımla onay verip Deren ile vedalaştım. "Arada yine gel olur mu? Daha çok eğleneceğiz seninle, hem şu Ceyhun'u daha detaylı anlatırsın." Diyerek çaktırmadan Gökalp'e baktım, dediklerimi umursamışa benzemiyordu.

"Lütfen sizde gelin, Ankara'yı gezeriz. Bugün içinde ayrıca teşekkürler Nefin. Bir dahaki buluşmada Alparslan abi hakkında dedikodu yapmamız gerek." Dedi Deren ve Alparslan ile diğerlerine el sallayıp yatın ucuna doğru yürümeye başladılar. Alparslan'ın yanına oturmamla Halide ve Selçuk ile tekrardan konuşmaya daldık. Saat epey geç olmuş olacak ki Duru uyuyakalmıştı. Selçuk onu kucağına alarak ayaklandı.

"Burada kalsaydınız ya?"

"Sağol Nefin ama denizin üstünde uyuyabileceğimi sanmıyorum, malum bebekte pek yatırmıyor," demesiyle Halide'nin başımla onayladım. Onlarla da vedaşlaştıktan sonra sonunda tek başımıza kalmıştık. Sessiz, sakin bir şekilde oturmuş denizi izliyorduk. Gerçi ben denizden çok Alparslan'a dikkat kesilmiştim.

Alparslan benim için o kadar farklı bir yerdeydi ki bunu açıklayamazdım, onun kahve gözleri benim için birçok manzaraya bedeldi.

"Deniz sanki bizim için bu kadar sakin, her şey yok olmuş sadece ikimiz varmış gibi."

"Denizi çok umursamıyorum açıkcası, gözlerin birçok şeye bedel benim için," diyerek içimden geçenleri söylediğimde eli yüzüme gitti, narin bir şekilde elinin tersiyle yanağımı okşuyordu. Yavru bir kediye dönüşecektim şimdi.

"Acıktın mı küçük bebeğim?" Göğsüne sokulurken mırıldandım. "Yine o meşhur makarnanı yapacaksan açım ya da sana yemek ısmarlayabilirsem acıkmış olabilirim,"

"Hmm," diyerek beklemediğim bir anda beni kucağına çekti ve önüme düşen saçlarımı geriye çekip ellerini belime yerleştirdi. Aklıma gelen fikirle gülümsedim. "Buraya yakın bir balıkçı var, gidelim mi? Balık ekmek yeriz."

"Sen nasıl istersen, her dediğine tamamım," demesiyle kucağından kalkıp elimi uzatarak oturduğu yerden kaldırdım. "Madem her şeye tamamsın yarın nikah dairesine gideceğiz," dediğime kahkaha atarak belimden tutup beni kendine çekti, ellerim boynuna dolaşırken ensesindeki saçları okşadım. "Gidelim bebeğim, istersen şimdi nikah memuru bulayım. Hemen halledelim," dedikleriyle kıkırdamaya başladım ama o ciddi bir şekilde bakmaya devam ediyordu.

"Sen ciddisin!" dememle ifadesini koruyamayıp kahkahalarla gülmeye başladı. Ciddi olmadığını anlamamla omzuna vurup geri çekilmeye çalıştım. "Ciddi değilsen neden oyalıyorsun beni?!" diyerek kendimi kollarının arasından çıkarmaya çalışıyordum ama daha sıkı tutmaya başlamıştı. "Bırak! Bıra beni pis oyalayıcı!" Şu an o kadar eğleniyordum ki attığım kahkahalar yüzünden cümlelerim yarım yamalak çıkıyordu. Gülüşlerimiz yavaşlarken yüzümdeki tebessümle ciddi bir tavırla konuştum.

Sen Yeter ki Sev •textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin