YABANCI

25 12 2
                                    

Yeni benliğimi benimsemeye başlamıştım bile. Tavşanların ölümünden iki gün geçmişti, az çok kendime gelebilmiştim, hastalıktan eser yoktu eskisinden daha iyi olduğumu hissediyordum. Tahlil sonuçlarım bugün belli olmuştu, hastaneye uğramam gerekliydi. Doktor riskli bir durumun olabileceğinden bahsetmişti. Aslında pekte öyle olduğunu düşünmüyorum, bir şeyim yoktu benim. Yoğun duygular içerisine girdiğimde, aşırı heyecan ve korku hissettiğimde, bu durum gerçekleşiyordu. Gayet doğaldı bence son günlerde yaşadıklarım eski yaşam tarzımın çok uzağındaydı.

Hastane kapısından girerken sağda oturan danışmana kimlik bilgilerimi verdim ve girişimi yaptım. Tahlil sonuçlarının hazır olduğunu söyledi ve ilgili doktorun oda numarasını verdi.

Geçen ki doktordu bu, işini layığıyla yapan çok ilgili birine benziyordu. Yaşı en fazla 30-35 civarlarıydı. Beni hoşgörülü bir şekilde karşılayarak sandalyeyi gösterip oturmamı istedi.

Sevecen bir tavırla "Aslan bey merhabalar, hoşgeldiniz buyrun  şöyle oturun."
Sıcak bir işveyle "Merhaba!"

Gözleri sürekli üzerimde geziniyordu, bir elinde ki sonuçlara bakıyor, birde suratıma. İkisi arasında durmadan git gel yapıyordu. Neler oluyordu böyle? Yolunda gitmeyen bir şey mi vardı. Söze girmek için sabırsızlanıyormuş gibi bir hâli vardı.

Daha fazla dayanamayıp söze girişti. "Aslan bey sizi iyi gördüm hastaneye geldiğiniz güne nazaran yüzünüze renk gelmiş gibi. Neyse daha fazla uzatmadan asıl konumuza gelelim. Size herşeyi en sade haliyle anlatmaya çalışacağım. Hastaneye geldiğiniz zaman bu kalp olayından gerçekten korkmuştum."
" Ee yani neyi kastediyorsunuz?"
Rahatlatıcı bir tavırla "Sakin olun Aslan bey tasalanacak bir durum yok. Herşey yolunda şüphe duyduğumuz tarzdan bir hastalık söz konusu değil."

Bir an rahatlamıştım. Ya peki hasta değilsem bu nöbetlerin sebebi neydi?

" Doktor bey tasalanacak bir durumun olmadığını söylüyorsunuz fakat bayılmaların, nöbetlerinde doğal bir durum olmadığından bahsediyorsunuz. Sizce de burada bir çelişki yok mu?"
"Aslan bey gayet haklısınız, sorun şu ki bu tür bayılma ve nöbetlerin neden kaynaklı olduğunu bende tam anlamıyla kestiremiyorum. Yalnız şundan eminim ki kalple alakalı bir durum söz konusu dahi olamaz. Nefes temponuz nasıl bana biraz bundan bahsedin."

Tavşanları kafeste göremediğim günü hatırladım. Elli metre koştuğumda kan ter içinde kalmıştım, nefes dahi zor alıyordum.

"Sanırım biraz kötü hatta çok kötü."
İkna edici bir ses tonuyla "İşte aslan bey gelelim bu noktaya yoğun bir egzersiz programı gerekli. Şöyle söylemeliyim ki kalple alakalı hiç bir sorun yok. O an bayılmanızı tetikleyenin ne olduğunu bilmem ama buna birçok unsur sebep olmuş olabilir örneğin: aşırı heyecan, korku vb. şeyler daha doğrusu şöyle söylememiz en açıklayıcısı olacaktır kalp ritminizi değiştirecek tüm etkenler. Bu süre zarfında bu tür faktörlerden kaçınmanız şart. Belirli bir tempo da egzersizleri yapmanız yeterli olacak."

Aklıma takılan birçok yer vardı, egzersiz yapacaktım da bu ne kadar sürecekti. Doktorun söylediklerinden anladığım kadarıyla ömür boyu sürekli devam edebilirdi.

"İyi de bu egzersiz programına ne kadar süre devam etmem gerekiyor."
Ciddi bir biçimde "Şuan size kesin bir şey söyleyemem gidişata bakılırsa ömür boyu süreceğe benziyor. Fakat bunu söylemek için çok erken, dediğim gibi bir iki ay sonra kontrole geldiğinizde kesin bir şey söyleyebilme olasılığım yükselecektir."
Düşünceli bir ifadeyle "Peki buraya kadar tamamız da. Fakat aklıma takılan bir diğer nokta da şu egzersiz diyorsunuz da egzersizden kastınız nedir?"
"Şöyle ki egzersizden kastım: gün içinde en az iki kere olmak şartıyla belli bir tempoda koşacaksınız. Direk koşmaya başlamanızı tavsiye etmem yürüyüş yaparak başlamalısınız ki vücut bu tempoya alışabilsin. Bir diğeri ise günde yirmi civarında şınav çekmenizde fayda var."

İTİLMİŞ DUYGULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin