Fizik der ki; Seni kuvvetle çekmeye çalışan bir şeyden uzaklaşırsan, etrafında dönmeye başlarsın
Filiz puluç / Ateş
####
Hayatıma küfür etmekten artık yorulmultum, isyan etmekten yorulmuştum ama elimde olmadan yapıyordum zira gerçekten de tam da küfür edilecek bir hayattım vardı. Kendimi çözemiyordum, onu çözemiyordum.
Bir saat önce gözlerine bakarak nefret ettiğim adamım gözlerinde yine kitlenmiştim. Öyle güzeldi ki gözleri tıpkı eskisi gibi. Öyle derin öyle güzel. O derinlere baktıkça orda eski hyunjin görmek hiç de zor değildi. Hayattımın tek sorunu ve tek çözümü oydu.
Bu ikilemden nasıl çıkılır bilmiyorum ama harekette de geçmiyordum. Ona tam anlamı ile git diyemiyordum ama kalsın da istemiyordum. Onu dinlemek istiyorum ama ona olan kırgınlığımı bir türlü geçmiyordu. Belki gerçekten onu dinlemeden yargılıyordum, belki gerçekten iyi bir sebebi vardı fakat yaşadıklarımı da kolayca sineye çekemiyordum.
Onu sevmek hem çok güzeldi hem de çok acı büyük bir işkence gibiydi.
İnsan kendi mezarına aşık olur muydu? O benim karanlık tabuttumdu. O benim ölüm meleğim değildi yada katilim. O benim tabuttumdu. Hem beni saran ve koruyan tabuttumdu hem de beni içine çekmese yaşacağım ruhumun kesildiği yerdi.
O benim tüm bize karşı olanlara koruyan kalkanımdı, hem de o kalkanın altında kendi kendime sapladığım kılıcımdı.
Sevginin mutluluk verdiğini söylerler ama kimse onun dikenli bir gül olduğundan bahsetmezler. Her koklamaya çalıştığım o dikenli gül canımı yakıyordu ama kokusu beni o kadar kendine bağlıyordu ki vaz geçemiyordum. Dikenkere dokunmak istemiyordum ama o güzel koku olmadan da yaşayamayacağımı biliyordum.
"Ne düşünüyorsun Lixie, beni mi? Yanımdayım işte beni düşünmene gerek yok nefesim ve ruhum bütün bedeni sarmış durumda şuan." Dedi fotoğraf çekiminden yararlanarak kucağına oturduğum halimle elini belime iyice sarıp burnunu boynuma sürtüyordu. Boynumda çektiği soğuk nefesleri hissetmek hem bedenimi hem beynimi uyuşturmuştu.
İşte buydu onun bana yaptığı şey. Uyuşturuyordu beni, düşünemiyordum bedenimin her zerresini bir uyuşturucu misalli kanıma karışıp herşeyi himayesi altına alıyordu. Ondan uzaklaştığında zaman ondan olabildiğince uzaklara kaçıp mümkünse onun olmadığı bir evrene gitmek istiyordum ama iş onun yanına varınca düşüncelerim hepsi tuzla buz oluyor ve yine aynı yerime dönüyordum. Ondan kaçmak isteyip kaçamayan bedenime.
"Seni düşündüğümü nerden çıkardın? Bunu sana düşündüren ne?"
"Her zerresini ezbere bildiğim adamı benden iyi tanıdığını idea ediyorsun Lee Felix ama sen sadece onun bedenine girmiş bir ruhsun. Ona karşı koyup hükmetmek istiyorsun ama savaşamıyorsun çünkü o beden hâlâ bana bağımlı." Dedi gerçekten de beni benden iyi tanıyan adam. Biliyordu o da kafamdaki karmaşayı doğru zamanı bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
breaking me / Hyunlix
FanfictionSevgilim... Özür dilerim benim küçük yıldızım seni insanlardan koruyamadım. Bu dünya bizim için çok küçüktü yükseldiğin gökte beni beklediğini biliyorum seni daha fazla bekletmeyeceğim. ~ Lee Felix'in günahı Hwang Hyunjin'den.