Daha Korkunun İzi bitmeden neyime güvenip yeni kurgu yayımlıyorum bilmiyorum ama kurgu aklıma düşünce kendimi tutamadım.Unutmaya çalışıp unutamayıp kendini yaralayan yaralı zihinlere,
Okumaya başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz <3
Lütfen elimi sıkı sıkı tutun, tutunacak bir ele ihtiyacım var.
Bir çocuk olduğu anı hatırlamak neden bu kadar acı veriyor? Çocuk olmadığını hatırlamak acı veriyor.Ruhuna giren, ruhunu kirli düşüncelerine saplantılı kalan canavara karşı çıkamadı. Canavar kana bulanmış pençeleriyle çocuk olamayan çocuğun ruhuna tutundu.
Birbirine baktılar, baba oğul gibi değilde. Ezeli düşman gibi baktı babası. Sevgi barındırmayan gözleriyle baktı."Dik dik bakma lan! O elindeki ne?" Aşağılayacı bakışları oğlunun elinde gezindi. "Telefonun." Öfkeyle oğlunun elindeki telefonunu aldı.
Daha demin misafirler içinde 'ailesine' ne kadar iyi davrandığından bahsediyordu. "Baba biliyor musun..Annemi hak etmiyorsun, annende seni sevmediği için sevgi ne demek bilmiyorsun değil mi?"
Sessizlik.
Susmayan sadece çocuğun yanağına sinen tokat sesiydi. Çocuk acıyla yüzünü kapattı. Annesi evde değildi ve abisi ise okuldaydı. Vurdu, çıkardığı kemer ile çocuğun sırtına vurdu. Düşmanı gibi vurdu, tek bir umursama belirtisi göstermeden.Yıllarca duyduğu sesler peşini bırakmadı. Babasının o sesi , babası gitmesine rağmen kaldı. Anılar sisli bir yağmur gibi gidip geliyordu:
Kana bulanmış anılar gencin kabuslarına eşlik ediyordu.
İnsanlar böyleydi. Bizler böyleyiz.
Hayat çok zor, hayat çok acımasız. İnsanlarda yaşamın sevincini ruhlarından aldılar. Her insan hasarlı bir ruha sahip, mutluluk nadir rastlanan bir duyguya büründü.
Yaşama gücü kalmamıştı insanlarda.İnsanları hayatta tutan tek söz'İntihar edenler cennete giremez' eminimki böyle bir şey olmasaydı insanlar intihar ederdi. İntihara sığınan insanlar, intihar eden insanları vazgeçirmeye çalışıyor.
Sahi nasıl bir duruma düştük böyle? İntihar sayısı git gide çoğalıyor, çoğaldıkça yaşlar düşüyor. Gençler artık ölümde çare arıyorlar.
Cebime sıkıştırdığım bıçağı, cebimden çıkardım.Derin bir nefes aldım, evde kimse yoktu.Yatağıma oturup, bıçağı elimde çevirdim.Yapmalı mıydım? Hayattan vazgeçmeli miyim? Bu kadar kolay mı olacak?Hayaller...çok komik, hiçbir hayalim yoktu benim.Yataktan kalktım, kan yataktan çıkmayabilirdi.Bıçağı kalbimin hizasında tuttum, neden elim titriyor?
Hayatta hiçbir amacım yoktu.Yaşama sebebim yoktu, bunu yapmak istiyorum.İçimde gram şüphe yoktu, gözlerimi kapattım.Çok acılı mı geçecek?Hızlıca bitirmeliydim.Bıçağı sıkıca tutup kalbime sapladım, bir kişinin gülüşü gözlerimin önüne gelmişti.Mila, gülüşü gözlerimin önünden geçmiyordu.Bıçağın kestiği yerden, kanlar akıyordu.Ölmek istemiyorum, yaşamak istiyorum.Dizlerimin üstüne düştüğümde, öksürerek yatakta duran telefonu titreyen ellerimle aldım.112'yi aradım, titreyen sesimle evin adresini söyledim.Ölmek istemiyorum, yaşama sebebimin bir gülüş olduğuna inanamıyordum.
O gün hastaneden göğsümde derin bir iz ve yaşama sebebimi bularak çıkmıştım.Mila benim yaşama sebebim olmuştu...
Ruhunu, ruhumda bulmuştum. Gözlerinin parlaması, gülüşüne bağlanmamı sağladı.
Bu kitabı, oturduğum yerde aklıma düştüğü gibi yazayım dedim.Umarım kitap bazı insanların ellerinde huzuru bulur.Öpüyorum sizi<3Bana:
Instagram: inviernonoctis
Adresinden ulaşabilirsiniz.
Ellerim daima ellerinizde:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTAMA BENİ/TEXTİNG
Short StoryBilinmeyen Numara:Yağmuru sevdiğin gibi seni seviyorum, Bilinmeyen Numara:Kedileri sevdiğin gibi seni seviyorum, Bilinmeyen Numara:Kitapları sevdiğin gibi seni seviyorum, Bilinmeyen Numara:Oyunları sevdiğin gibi seni seviyorum, Bilinmeyen Numara:Sen...