"Sen tam bir zırdelisin..."
Evsizin ağzından çıkan ilk kelime buydu. Bakışları iki kadın üzerinde gidip geliyordu.
Duru çığlık atmak bir şeyleri yumruklamak için yanıp tutuşsa da hiçbir şey yapmadan sadece heykel gibi olduğu yerde kalakalmıştı.
Kendini zorlayarak ağzından dökülen "Siz gerçekten delirmişsiniz."Yaşlı kadın kaygısız ve umursamaz bir halde.
"İkinizin ne düşündüğü zerre kadar umrumda değil. Beni ilgilendiren tek şey cevabınız"Evsiz hiç beklemeden
"Kesinlikle hayır!"Duru "Ben bunu yapamam... Olmaz"
Yaşlı kadın gözlerini kısıp ikisine alaycı bir ifadeyle "O zaman Duru beş para etmeyen adamların iğrenç isteklerini yerine getirecek. Torunum sen de elinde tasla kardeşinin arabasını ittirerek para dileneceksin."
Evsiz hırsla büyükannesinin üstüne yürüse de iki adım sonra kendine hakim olup durdu.
"İkiniz de kabul edip beni mutlu bir yaşlı kadın yapın"
Yüzündeki sırıtış gerçekten sinir bozucuydu.
Duru "Bu bir rüya... Yo yoo kabus bir karabasanın içindeyim. Allah'ım uyanmama izin ver..."
"Ne yazık ki rüya değil küçük hanım. Ama teklifimi kabul edersen bütün kabuslarından kurtulup rüyalarına bile giremeyecek bir hayatı yaşayacaksın."
Uzunca bir soluklandı. Yaşlı kadın kendini iyi hissetmiyordu. Fakat pes etmeye de niyeti yoktu. İkisini de son noktaya kadar zorlayacaktı.
Tekrardan gücünü toplayıp devam etti." Ağzından çıkacak bir evet bütün sıkıntı ve dertleri yok edecek. Off yeter hadi Salih gidelim. Bu ikisini odadan sakın çıkarma ilaç saatim geldi. Düşünün! Yarına kadar vaktiniz var."
Tam adım atmıştı ki birden Duru'ya dönüp "Artık bir işin de yok küçük hanım bunu da biliyorum."
Gelecek bir cevabı beklemeden bastonunu parkelere vura vura kapıya yöneldi. Adımlarını atarken onları umursamaz bir şekilde konuşmaya devam etti.
" İyi düşünün uzun süre bekleyecek bir ömrüm yok. Azraille her an karşılaşabilirim."
Yaşlı kadının çıkmasından sonra Salih ikisine dönüp "Ben birazdan size yiyecek bir şeyler getireceğim. Aç karnına düşünemezsiniz efendim." Dedi.
"Salih neler oluyor? Neden bu kadar ısrarcı?"
" Hiçbir şey söyleyemem efendim ama kabul etmezseniz iyi şeyler olmayacak"
Hızlı adımlarla oda odadan çıkıp kapıyı kilitledi.
Duru daha fazla onu taşıyamayan dizlerinin üzerine yılgın bir şekilde çöküp gözyaşlarını serbest bıraktı. Bu bir değil iki değil o karaktersizin başlarına açtığı kaçıncı belaydı. Her seferinde karın tokluğuna çalışıp, rızıklarından kesip tanıdıklarına el açıp borçlarını ödüyorlardı. Ama bu ondan bundan borç alınıp ödenecek bir meblağ değildi. Ağzından fısıltı şeklinde
"Lanet olsun, aldığın her nefese lanet olsun."Artık o kadar duyarsızlaşmıştı ki evsizin karşısındaki ikili koltuğa oturup ona baktığını dahi fark etmemişti.
"Bu akşamki çığlığının sebebi bu muydu?"
Ağır hareketlerle başını yavaşça yerden kaldırıp evsize baktı. Usulca kafasını salladı. Bu odada olduğundan beri ilk defa dışarının sesini duydu. Akşam olmuştu yine yağmur yağıyordu. Dışarıdaki havanın kasveti her yeri sarıp üzerlerine çökmüştü. Karşısındaki lacivertlere bakarken birden şimşek çaktı. Sanki şimşek kulağının dibine düşmüş gibi kulağında yankılandı. Korkuyla çöktüğü yerden ayaklanıp yatağın üstüne oturdu. Arkasından gelen gök gürültüsüyle her yer karanlığa büründü. Ruhunu teslim etmesine ramak kalmıştı. Gözleri karanlığa alışmaya çalışırken yüreği ağzından çıkacakmış gibi atıyordu.
"Korkma, birazdan jeneratör devreye girer"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri Sevdam
RomanceHata yapmanın bedelini ödemek zordur ama daha zor olanı bir başkasının hatasının bedelini ödemek... Servet Saygınoğlu... Ne idiği belli olmayan gizem dolu evsiz bir adam, başındaki dertlerden muzdarip hayata tutunmaya çalışan g...