Zaman

96 13 65
                                    

"Kahretsin! Derse geç kaldım geç kaldım. Of ya nasıl alarmı duymam?"

Duru aceleyle giyinip bir yandan da kendine söylenerek kapıdan dışarı çıktı. Bugün çok önemli bir sınavı vardı. Ve biraz daha oyalanırsa kaçıracaktı.

Nefes nefese sınıfa girdi. Sessizliğin ortasına düşen bomba etkisiyle hocasıda dahil herkes bakışlarını ona çevirdi.

"Çok çokk özür dilerim hocam, alarm çalmadı."

"Son sınav olmasa izin vermezdim ama neyse hadi geç yerine de biran önce başlayalım."

"Teşekkür ederim hocam" dedi.

Yerine geçtiği anda bir oh çekti. Kafasını sağ tarafa çevirince ona meraklı gözlerle bakan arkadaşına göz kırpıp sınav için gerekli olan şeyleri sıranın üzerine çıkarıp sınav kağıtlarının dağıtılmasını beklemeye başladı.

Zaman ne kadar çabuk geçiyordu. Neredeyse bir ay sonra mezun oluyordu. Artık okul hayatı bitiyor! Gerçek hayat okulu başlıyordu.
Hayatındaki gidişatın 180 derece değiştiği o günden bu yana neredeyse üç ay geçmişti. Ailesi de dahil hiçkimseyi görmeden ,rahatsız edilmeden huzur dolu aylar geçirmişti. Üstelik artık çalışmasına gerek olmadığı için derslerine daha fazla ağırlık verebilmişti. Ve şimdi son sınavlarıda verip mezun olacaktı.

Avukat Duru Yıldız kulağa ne kadar güzel geliyordu. Cübbesiyle adliye koridorlarında davadan davaya koşturduğunu hayal etti.

Önüne koyulan sınav kağıtları hayal bulutlarının dağılmasını sağladı...

Bir sınavı daha geride bırakmanın rahatlığıyla sınav kağıdını masaya bırakıp adımlarını hızlandırdı bir an önce kafeteryaya gitmeliydi. Karnı zil çalıyordu üstelik çay da içmemişti.

Arkasından koridorda ismini bağırarak gelen Sibel'i dahi duymuyordu.

"Duru sağır mı oldun beklesene beni."

Sibel nefes nefese yetişmişti ama Duru hiç durmadan yürümeye devam ediyordu.

"Ya sen beni neden duymuyorsun?

" Şimdi bütün okulla birlikte duydum. Ama duramam karnım çok aç ve çay da içmedim."

"Anlaşıldı neden huysuz, gıcık ve sinir olduğun. Beynine sıvı gitmemiş."

"Aynen. Hadi gel sana tost ısmarlıyayım. O kadar peşimden koştun acıkmışsındır?"

"Sana yetişeceğim diye telef oldum. Acıktım tabi benim tost karışık olsun. Çayları ben ısmarlarım."

Kafetaryaya girince siparişleri vermek için kasaya yöneldiler. Duru tostları söylerken Sibel'de çayları alıp masaya doğru ilerledi. Duru da daha fazla bekletmeden yanına geldi. Oturup tostundan bir ısırık almıştı ki masalarına Ahmet yaklaştı
"Merhaba kızlar"

İlk cevap veren Sibel oldu.

"Merhaba hoşgeldin."

Tostundan büyük bir parça ısırdığı için cevap vermek yerine önce Ahmet'e daha sonrada Ahmet'i gördüğü için havalara uçan Sibel'e baktı.

"Afiyet olsun. Ee naber?"

Duru ağzındaki lokmanın bitmesini bekleyip gülümseyerek
"Teşekkürler! Ahmet biz iyiyiz sen nasılsın?

" Çok yoğunum hem iş hem sınavlar çok zorluyor. Allah'tan bir ay zaman kaldı sonra yüküm hafifleyecek."

Etrafına bakınıp kızlara döndü.
" Ben de bir çay alıp geleyim yanınıza"

Serseri SevdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin