"Kızlarrr hadi uyanın. Kahvaltı hazır. Hu, tembeller sabah oldu!"
Duru bir yandan kızlara seslenirken diğer yandan da kahvaltı sofrasının son eksiklerini getiriyordu.
"Ömrümü yediniz ömrümü. Çenem tutulaydı da alışverişe gideceğimi söylemeseydim. Hem ders çalışamadım hem de iki tembel başıma kaldı."
Yatak odasının kapısında saçı başı dağılmış gözünün yarısını açmak için mücadele veren Ayça
"Aslında ben kalmayacaktım! Ama sen tatlı istedim diye tutankamonun mumyasını görmüş gibi bembeyaz kesilip bayılınca mecburen zorunlu kaldım."Masaya yaklaşıp ağzına bir parça kaşar peyniri atıp tam zeytine uzanıyordu ki Duru eline vurunca geri çekti.
"Sibel daha gelmedi bekle."
Dil çıkarıp banyoya doğru giderken geri dönüp "Sahi Duru, dün akşam sana ne oldu? Bayılmanın benim tatlı istememle alakalı olmadığını her ikimiz de biliyoruz."
"Üçümüz" diyerek sohbete dahil olan Sibel, Ayça'nın aksine sanki uykusunda hiç kıpırdamamış gibi akşam nasıl yattıysa öyle bir şıklıkla kalkmıştı.
Ayça Sibel'i aşağıdan yukarıya şöyle bir süzdükten sonra "Sen gece herkesi uyutup güzellik merkezine mi gittin?" ⁹diye sordu alaycılıkla.
"Herkes sen gibi yatakta güreş yapmıyor canım. Ben nasıl yatarsam öyle kalkıyorum."
"Haklısın Nefertitin mumyası gibisin." Sibelin cevap vermesine fırsat bırakmadan "Üf istersen Dracula gibi tabutta yat bana ne, şimdi asıl konu Duru, neler oluyor dökül hemen."
Masaya yaklaşan Sibel "Dün okul çıkışına gelen adamlarla ilgili değil mi?"
"Ne adamı? Hayırdır? Başın dertte mi?"
Arka arkaya sıraladığı sorulara cevap bekleyen Ayça'yı kolundan ittirerek "Git şu yüzünü gözünü yıka, çok acıktım. Çayları dolduruyorum, acele edin daha fazla bekleyemeyeceğim sizi."
Cevap vermelerini beklemeden mutfağa yöneldi.
Ayça "Kim bu adamlar?"
"Bilmiyorum! İkisi de çok yakışıklıydı. Hele bir tanesi podyumdan fırlamış gibiydi Eğer ben şey..."
"Ahmete aşık olmasaydın..."
"Sen nereden biliyorsun?"
"Ağzı açık ayran budalası gibi her gördüğünde kendinden geçtiğin için fark etmemek imkansız prenses hanım."
Yanakları kızaran Sibel hızla banyoya girdi. Ayça arkasından
"Sıra benimdi ama."Elinde çaylarla içeriye giren Duru
"Ağzı açık ayran budalası gibi durmasaydın sen de gözünü açsaydın" dedi kahkasını atarak.Kızlar kahvaltı masasında birkaç kez konuyu açmaya niyetlenseler de Duru tüm hamlelerini geri püskürttü. Sofrayı toplayıp bulaşıkları makineye yerleştirdikten sonra hazırlanıp okula gitmek için evden ayrıldılar.
Duru'nun bugün iki sınavı daha vardı ve ondan sonra sadece bir tek sınavı kalıyordu mezun olmak için. Sınavlardan sonra çalışmak ve deneyim kazanmak için hukuk bürolarına ya da avukat yanlarında iş aramaya başlaması gerekiyordu.
Sibel'e birkaç yere başvuruda bulunacağını söyleyip herkesten önce okuldan ayrıldı. Kampüsün giriş kapısının önünden duraklara doğru ilerlerken telefonu çaldı. Tanımadığı bir numara olduğu için ilk önce tereddüt etse de belki başvuruda bulunduğu yerlerden biridir diye açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri Sevdam
RomanceHata yapmanın bedelini ödemek zordur ama daha zor olanı bir başkasının hatasının bedelini ödemek... Servet Saygınoğlu... Ne idiği belli olmayan gizem dolu evsiz bir adam, başındaki dertlerden muzdarip hayata tutunmaya çalışan g...