Yeni bir kurguyla daha geldim.Umarım bunu da beğenirsiniz.Bölümleri diğer yazdıklarım gibi uzun uzun tutmayacağım.Umarım keyifle okuyabileceğiniz bir kurgu olur.
Bu bölümü tanıtım gibi düşünebilirsiniz ama diğer bölüm devamı olarak gelecektir.Keyifli okumalar.🌸
Manzaramın güzelliği bir harikaydı. Gökyüzü gibi mavi gözler,güneş gibi sarı parlak saçlar, pırlanta gibi bembeyaz teni,uzun boyu,kaslı olduğunu belli eden üzerine giymiş olduğu siyah penye,altına giymiş olduğu siyah dar kotuyla şuan bana görsel şölen sunuyordu.Tabi bundan gram haberi yoktu.Çünkü o şuan üç yaşındaki oğlunu salıncakta sallamakla meşguldü.
Ben ise parkın karşısındaki mahalle kahvesinde oturup hem karşımda olan güzel manzaranın hem yazın sıcağının hemde önümdeki çayın keyfini çıkartıyordum. Karşımda oğluyla ilgilenen adamı beş senedir seviyordum.Gözüm ondan başkasını görmüyordu.Sıkıntı onunda benim onu ne kadar sevdiğimi görmüyordu.Belkide bilse mahalleden cesedim bile çıkabilirdi.
Kalıplı olmasına rağmen kaba bir insan değildi,uyumlu ve güler yüzlü bir insandı.Şuan oğlu mutlu olsun diye girmediği şekil kalmamamıştı mesela.O yüzden onu böyle görmek sevgime sevgi katıyordu.Ama işte bu sevgiye hiçbir zaman karşılık alamayacak olmak canımı sıkıyordu.Onun tarafından sevilmek nasıl bir duygu bilmek istiyordum. Eminim sevecek olsa çocuğuna nasıl sevgisini gösterip fedakarlık yapıyorsa bana da yapardı ama işte sevme gibi bir ihtimal olsaydı ki öyle bir ihtimal bile söz konusu değildi.
Alışmıştım artık onu uzaktan sevmeye.Üç yıl önce evlendiğinde vazgeçmek için çok uğraşmıştım ama her gün gördüğüm bir adamı nasıl unutabilirdim ki.Yapmadım ne kadar çabalasam da yapamadım,onu sevmemek bir yana dursun zaman geçtikçe daha çok sevmiş ve daha çok bağlanmıştım.
Onu hem seviyor hem de onun için üzülüyordum.Üç yıl önce evlenmiş ve çocuğu olmuştu.Bir sabah uyandığımda mahalleden gelen seslere anlam verememiştim.Kendime gelmeye çalışırken onun bağırış sesini duymuş ve hiç beklemeden yataktan fırlayarak üstümde ne olduğuna bakmadan kapıya fırlamıştım.
Kapı komşum olan sevdiğim adam küçük bebeğini kucağına almış yerde feryat ediyordu. Hiç beklemeden yanına gitmiş ve bebeğini zar zor elinden alarak zaten kapıya çıkmış olan anneme vermiş ve yerde ne yaptığının farkında olmayan adamın yanına çökmüş,onu yerden kaldırarak evin içine sokmuştum.
Bir müddet bana sarılı şekilde ağlayan sevdiğim adamı teselli etmiştim.Hem bana sarılmasının heyecanı içimde dolaşırken bir yandan da neden bu hale geldiğini merak ediyor ve onun için üzülüyordum.Biraz daha kendini toparladıktan sonra evlendiği kişinin onu bırak gittiğini söylemişti.
Ne kadar sevip istesemde yinede ona ve küçük oğluna kıyamamıştım.Oğlu daha küçücüktü o zamanlar.Anne sütüne olan ihtiyacı bile tam bitmemişti.Kadının neden bir anda onları terk ettiği ise muammaydı ama sevdiğim adam o günden sonra oğluna sıkıca sarılmış ve ondan güç bularak onu şimdiye kadar annesinin eksikliğini hissettirmemiş ve bütün ihtiyaçlarını karşılamıştı.Hala küçük olan oğlu ise babasına bir hayli bağlıydı.
En sevdiğim olay ise kapı komşum olan sevdiğim adamın oğlunun beni bir hayli sevmesiydi.Ne kadar sevdiğim adama onu sevdiğimi belli edemesemde oğlu üzerinden sevgimi belli ediyordum.Hâl böyle olunca içimdeki yangın biraz daha sönüyor ve dayanmamı daha fazla kolaylaştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Mahalle BxB
Teen FictionGeçmiş geçmişte kaldı artık kar tanem.Şunu bil sadece ben seni sevmekten bir dakika bile vazgeçmedim.Sana seni ilk gördüğümde nasıl tutulduysam öyle tutulmaya devam ettim.Şimdi ise beklediğim onca zamanın mükafatını alıyorum seninde beni sevmenle o...