3

5.3K 207 36
                                    

Keyifli okumalar.🌸

Kaçmaya çalıştığım adamdan kaçamamıştım. Hızlı ilerlemeye başlamıştım yetişmesin diye ama arkamdan seslenerek beni durdurmuştu.

"Eyüp bir sorun mu var gözlerin kızardı hasta mı olacaksın yoksa."

Senin yüzünden sen beni hasta ediyorsun, diyemedim.Bu kadar sevgi bana fazla geliyor, seni birilerinin üzmesine dayanamıyorum, diyemiyorum ki.Diyebilsem,diyebilsem üstümden büyük bir yük kalkacak ama diyemiyorum.Seni seviyorum diyemiyorum, sana sarılamıyorum,seni öpemiyorum, koklayamıyorum,beş senedir bir kere kokunu aldım oda seni terkeden karının arkasından ağlarken teselli etmek için sarıldığımda aldım diyemiyorum,seni birilerinin üzmesine dayanamıyorum,diyemiyorum.Diyemiyorum işte,deliriyorum bu yüzden.

"Eyüp iyi misin neden ağlıyorsun."

Yanağımdaki yaşları silen parmaklarla kendime gelmiş ve ağladığımı fark etmiştim.Bazı zamanlar böyle oluyor ve ben içimdekileri ona söyleyemiyorum diye ağlıyordum.İstemsizce oluyordu elimde değildi. Bazen bu yükü taşıyamıyordum ama şükrediyordum ya şükrediyordum ki onu görebiliyor,onun sesini duyabiliyordum.Ama şimdi kesinlikle rezil olmuştum,neden şimdi böyle olmak zorundaydı neden onun karşısında aktın ki?

"Eüüpp Eüüpp alamaaa."

Bana endişeyle bakan bir çift göze bir çift göz daha eklenmişti.Uras'ın üzgün suratıyla kendime gelmeye çalışmış ve uzanıp yanağımı öpen miniğin kendi gibi minik ellerine öpücük bırakmıştım.Daha fazla endişe etmemeleri için gülümsemiş ve bir bahane uydurmaya başlamıştım.

"Ahh minik beyefendiyi endişelendirdim mi? Merak etme minik bey sadece karnım ağırdı o yüzden öyle oldu.Şimdi eve gidip dinleneyim hiçbir şeyim kalmaz."

Gencer'i görmezden gelip direkt Uras'a açıklama yapmıştım.Bakamıyordum bakarsam tekrardan ağlamaya başlarım diye korkuyordum.O yüzden bu sefer onlardan kaçmadan eve doğru beraber yürümüştük.Yol boyu gözlerini benden çekmeyen Gencer ve tatlı konuşmasıyla ortamın yırtıcı sessizliğini bozan minik Uras'la yolu bitirmiştik.Önce eve giren onlar olmuş ısrarla Gencer'e bakmayıp miniğin yanaklarını öpüp,Gencer'e de iyi günler dileyip iki üç adımlık olan kapımızın önüne gelmiş ve zile basmıştım.

Gencer hala içeri girmemişti. Bakmamak için direniyordum ama sanki bana bak beni gör diyormuş gibi istemsizce ona dönmüş ve kısa bir bakıştan sonra gördüğüm dolu gözlerle neye uğradığımı şaşırmıştım.Neden öyle baktığını içimde sorgularken bizim evin kapısı açılmış ve annemin sesi duyulmuştu.O sıra kapısını kapatıp içeri giren Gencer'le sorgu sualim artmaya başlamıştı.Neden öyle bakmıştı ki?Onunla konuşmayınca kırılmış mıydı ama neden kırılsın ki bana?

"Ah be oğlum bakma şöyle o tarafa,kendini gizleyeceksin diye kırk takla atıyorsun ama o bakışlar seni ele vermez mi böyle."

Ben kendi kendimi sorgularken annemin sesiyle ve söyledikleriyle kendime gelmiştim. Daha fazla beklemeden içeri girmiş ve kapıda duran anneme sarılıp ağlamaya başlamıştım. Annem haklıydı kendimi belli etmemek için kırk takla atıyordum ama gidip bir de önünde ağlıyordum.Ne zannetti,neden bana öyle dolu gözleriyle bakıyordu,ne olmuştu? Düşünmekten kafayı yiyecektim.

"Anne...Anne ben ne yapacağım,ben bu hasrete daha fazla nasıl dayanacağım,olmuyor anne diyorum ki unutayım ama olmuyor, tamam seveyim uzaktan da olsa seveyim diyorum yine olmuyor,diyorum yanımda zaten sesini duyuyorsun gözleri gözlerine değiyor yanında gülüyor yetmez mi diyorum yetmiyor anne... Anne ben ne yapacağım anne çok acıyor canım."

Ben hıçkırarak ağlarken annem saçlarımı öpüyor ve beni sakinleştirmek için bir şeyler diyordu ama ben kalbimin acısından hiçbir şeyi algılayamıyordum.İki gün önce ki bakışıyla ve şimdi ki bakışlarıyla beni daha çok öldürüyordu.Neden,nedendi o kırgın bakışları nedendi o parıltı,ben anlamıyor ve anlamlandıramıyordum.Gerçekten,gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum.

Oy sınırı +70

Aşk-ı Mahalle BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin