1.3

703 97 82
                                    

Merhabalar, nasılsınız? Ben iyi olmaya çalışıyorum. Yazmaya ara vermek istedim kendimi toparlamak için ama bana iyi gelen tek şey de yazmak. Bir-iki fic daha yayınlamayı düşünüyorum, ship Skz x Jisung. Yayınlamamı ister misiniz? Her neyse, bundan sonra yine her gün yeni bölüm gelecek, iyi okumalar!

_______________________________________

Her şey işte şimdi başlıyordu.

_______________________________________

Bir ay sonra, Han Jisung'tan. (DNA testi falan yapıldı, Changbin ile Jisung kardeş.)

Nefes alamıyordum, aldığım her nefeste içime bir şeyler batıyordu.

Sanki kalbimin her kan pompalayışında ucuna sivri bir iğne batıyordu ve ben bunu önleyemiyordum.

Nefes alma ihtiyacı duyuyordum fakat nefes almak canımı daha çok acıtıyordu.

Ağlıyordum, ağladığım için suçluluk duyuyordum fakat ağlamaya devam ediyordum.

Tanrı'm, ne olur bana yardım et.

Lütfen beni bu durumdan kurtar, sana ihtiyacım var.

Beni kollarının arasına almana, şefkatine ihtiyacım var.

Okul tuvaletinin zemininde, ellerimin birini zemine, birini ise kalbime atmış ağlıyordum sadece.

Elimden başka bir şey gelmiyordu.

Kendimden nefret ediyordum, bu kadar güçsüz olduğum için lanet ediyordum kendime.

Duvarlar üstüme üstüme geliyor, beni boğuyordu.

Bazı sesler duyuyordum fakat tamamen algılayamıyordum.

Biri kapıyı kırmaya çalışıyordu?

Beynimde tehlike çanları çalmaya başlamıştı.

Herkes canavarmış gibi geliyordu, herkes bana zarar verecekmiş gibi geliyordu.

Deliriyordum.

Bunun tek bir açıklaması olabilirdi, deliriyordum.

Güçlü bir kırılma sesi duydum, birisi yanıma doğru çöktü.

Adımı sesleniyordu ama kimdi? Çözemiyordum.

Başımı kaldıracak gücü bulamıyordum kendimde.

Çok aciz bir hâldeydim, çok acınası bir hâldeydim.

Kafamı kaldırmaya çalıştım, karşımdaki kim olduğunu bilmediğim kişi ise yardım etti kaldırmama.

Yüzüne doğru çıkardım gözlerimi yavaş yavaş.

Ne?

Changbin?

Burada ne arıyordu?

Bana ne yapacaktı?

Zarar mı verecekti, yoksa Minho'ya da haber verip benimle dalga mı geçeceklerdi?

Korkuyla ondan uzaklaştım, ayaklarımı sürüye sürüye arkamdaki duvara yasladım kendimi.

"Yaklaşma bana! Yaklaşma!"

Şaşırmışa benziyordu, ne vardı şaşıracak?

"Yine canımı acıtacaksınız, yaklaşma bana! Ne olursun, git buradan!"

"Hayır hayır, sana bir şey yapmayacağım!"

Hemen ardından devam etti.

"Jisung, hadi güzelim. Sakin ol. Tamam mı abiciğim? Sana hiçbir şey yapmayacağım, kimse yapamayacak."

O an ona güvenmek istedim, beni her şeyden koruyabileceğine inandım sadece.

Bana uzattığı eline baktım, tuttum yavaşça.

Elimden tutup beni hızla göğsüne bastırdı ve diğer elini de belime sardı.

Anlamlandıramadığım bir sıcaklık hissettim onda, sanki yaşayıp yaşamadığını bile bilmediğim abim oymuş gibi hissettim.

Sımsıkı sarıldı bana ve kulağıma şu sözleri fısıldadı:

Sana söz meleğim, artık abin burada ve kimse sana elini dahi kaldıramayacak.




Caro diario..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin