Elinden tuttum, bırakmam

163 27 25
                                    

Taehyung'un yüreği hoyratça vurmaya başladı göğsüne doğru! Denizin kayalara çarpması gibiydi. Gidecek başka yeri yoktu, kaldığı yer de küçücük geliyordu. Yüreği, Seokjinin varlığını hissettiği andan beri dalgalanıyordu. Dudakları ayrıldığında ona bakmaya devam etti şaşkınca. Seokjin gülerek ona bakıyordu.

"Ben...ben gitsem iyi olur." Taehyung dönmüş kapıya doğru giderken Jin tuttu ve sırtını kapıya çevirdi. Taehyung kapıya yaslandı.

"Nereye gidiyorsun bir şey söylemeden?"

"Ne söyleyeyim ki?" Gözlerini ondan kaçırıyordu. Çok fena utanıyordu! Seokjine bakmazdı, bacakları dayanamazdı. Jin onun çenesinden tutup hafifçe kaldırdı.

"Dudaklarıma lavını akıtıp öylece gidiyorsun ha? Izin vermem buna."

Elleri onun bileğini tuttu.

"Seokjin bırak gideyim işte! Sonra konuşuruz. Şimdi...şimdi olmaz."  

"Neden?" Diyerek sordu Jin. Heyecanını görüyordu mavi saçlının. Yüzünü kaldıramaz olmasının nedeni de bu ya! Oysa onun yüzünü görmek için neler yapardı bir bilse...

"Öptün beni..." Bu tuhaf değildi. Ancak Taehyung'un heyecanı taşıyordu yüreğinden. Koşmak istiyordu. Yorulana kadar koşmak. Ancak bu unuttururdu az önce olanları.

"Hmm öptüm seni. Güzel öptüm mü?"

Taehyung bu soru üzerine duygu boşalması yaşadı resmen. Öyle ki kahkaha attı. Kafasını kapıya yaslayarak güldü. Seokjin manzarasını izledi. Korkak olmasaydı belki de dün geceden izlerdi bu manzarayı. Ama çokta geç kalmamıştı değil mi? O güldükçe Seokjin de keyiflendi. Oysa ne demişti ki! Sadece sormuştu işte. Taehyung gülümseyerek baktı ona.

"Güzel öptün."  Diyerek itiraf etti ona. Oysa bir temastan ilerisi olmamıştı. Sadece dudaklarının üstünde durmuştu yüreği. Ama öyle ki dudaklarına bir meteor taşı düşmüş gibi yangın yeri olmuştu!

"Ne o? Az önce kaçıyordun? "

"Ya Jin! Bir şey demeden öptün. Ne yapabilirdim ki?" Seokjinin elleri beline gitti. Onun elleri ise Seokjinin boynuna. Ensesinde ellerini birleştirdi.

"Bir dahakine haber veririm." Dalga geçiyordu Jin.

"Bir daha olacak mı dersin?"

"Güzel öptün dedin. Seni mahrum bırakamam. "

"Ha sırf böyle dedim diye mi öpeceksin?"

"Öpmemi istemez misin?" Seokjin ona baktı gözlerini büyüterek. Taehyung bir anda bütün zamanlarını arkadaş değil de sevgiliymiş gibi geçirmiş hissine kapıldı.

"Isterim. " Seokjin aldığı cevapla hızlıca dudaklarını öpüp geri çekildi.

"Işte böyle alırım istediğim şeyi." Taehyung yüzünü yana çevirmiş gülerken Seokjin burnunu saçlarına sürttü.

"Nasıl olurda başkasından bahsettiğimi düşünürsün? Saçların o kadar güzel ki...dokunmaya kıyamam." Ama burnu çoktan saç tellerine sızmış, güzel kokuyu içine çekiyordu.

"Saçların mavi...ama kokusu çilek gibi. Gökyüzünün rengini, yeryüzünün en güzel kokusunu almışsın."

"Gerçek saçım mavi değil, gerçek kokusu çilek değil." Diyerek dudaklarını büzdü Taehyung.

"Ne önemi var? Sana ait artık hepsi. "

Jin geri çekildi. Elinden tutarak onu koltuğa çekti.

"Üstümü giyip geliyorum. Sinra konuşacağız." Seokjin odasına gitti. Bulduğu tişörtü hızlıca üstüne geçirdi. Salona döndüğünde elleriyle oynayan Taehyung'u gördü. Yanına oturdu. Taehyung ona döndü.

Mavi saçlı çocuk Taejin/Vjin (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin