8.BÖLÜM "Burada Ne Yapıyorsun?"

33 2 1
                                    

Uğur eline aldığı iki davetiyeden bir tanesini bana verirken Görkem Hoca sınıfın kalanına dağıtarak konuşuyordu.

"Şanslısınız, eğer benim sınıfım olmasaydınız size davetiye vermeyi düşünmüyordum." Davetiyeyi açıp özenle yazılmış yazıyı okudum.

Yasemin ENGİN & Görkem DEMİR

"Aşk olsun hocam nasıl bizi çağırmamayı düşünebilirsiniz? Üzerinizde o kadar emeğimiz var!" Arkamda olan Özgür'ün kulağımı sevmesiyle öne doğru oturdum.

Bu çocuk desibelini ayarlayamıyordu.

"Oğlum sen niye tüm lafları ters söylüyorsun? Üzermizde emeğiniz var olacak o. Onun emeği bizim değil." Görkem Hoca sırasına oturarak Arda'nın dediğine gülerken Özgür konuştu.

"Ne ters söylemesi ya ben bilerek öyle dedim. Yalan mı adamın üzerinde o kadar emeğimiz var." Görkem Hoca boğazını temizleyip yüzüne ciddi bir tavır takınarak konuştu.

"Öyle mi Özgür Bey? Anlatın bakalım şu emekleri."

"Şimdi hocam, benim sizi olan en büyük emeğim sabır çıtanızı yükseltmektir. Dersimize ilk girdiğiniz yılı düşünün, siz bu kadar sabırlı bir adam değildiniz."

"Başka?" Özgür devam etti.

"Kiraz sizin birbirinden şahane yemekler yemenizi sağladı. Kiraz olmasaydı yiyemezdiniz. Sonra Arda sayesinde arada beleşe keman dinliyorsunuz. Hah mesela daha önce başarılı bir öğrenci olduğunuzu söylemiştiniz. Eğer Uğur olmasaydı belki de asla tek haneli bir sınav notu olduğunu bilemeyecektiniz." Yanımda oturan Uğur arkasını dönerek konuştu.

"Sen de biraz daha konuşursan o düğünü göremeyeceksin."

Çalan zille Görkem Hoca ağaya kalkıp kitaplarını eline alarak konuştu.

"Muhabbetinize doyum olmuyor gençler ama bu günlük bu kadar. Konu tekrarı yapmayı unutmayın, mümkünse bu işlediklerimden test de çözün. 2 hafta sonra olacak quizi de unutmayın."

Görkem Hoca sınıftan çıkarken arkamda oturan Özgür'e döndüm. Yan sırasında oturan Ayça ve Arda da oturaklarını buraya çektiklerinde Uğur da benim gibi arkasını dönmüştü. Cam kenarı en ön sırada oturan Taha ve Eren de gelip Özgür'ün olduğu sıraya sıkıştıklarında ilk konuşan Ayça'ydı.

"Ee ne alıyoruz?"

"Ya ben altın fiyatlarına baktım da, çok uçmuş abi! Gram altın 1.165 lira!" Özgür'ün ardından Taha konuştu.

"Aslında o kadar da çok değil. 1.165 i böl altıya." Biraz düşündükten sonra devam etti.

"Yüz doksan beş lira falan, tam bölünmüyor." Bakışlarımı teker teker herkesde gezdirerek konuştum.

"Herkese uygun mu?" Hepsi onalylarcasını mırıltılar çıkarttığımda Arda konuştu.

"Sınıfın geri kalanına da söylemeli miydik?" Ayça arka sırada oturup konuşan Sude ve Aslı'ya bir bakış atarak konuştu.

"Onlara sormaya gerek yok, zahmet edip bizi insan yerine bile koymuyorlar."

Bu da benim suçumdu. Bizim aramızda olan olayı geçen yıllara rağmen tekrar açıp sınıfı da karıştırmışlardı. Bizimkiler bana hak verirken Deniz ve Giray, Sude ve Aslı'ya hak vermişti.

Bence hiçbirimiz haklı değildik. Ne ben, ne Sude, ne Aslı, hiçbirimiz haklı değildik.

"Biz Taha'yla sabah sınıfa girerken, Deniz ve Giray'a söyledik. Kantılmak istemiyorlar." Eren'in dediğiyle Özgür konuştu.

Gökyüzüne DüşmekWhere stories live. Discover now