6. Bölüm: Notalardaki Çığlıklar

44 8 5
                                    

(Elena'nın Anlatımıyla)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Elena'nın Anlatımıyla)

24.05.2015
Sekiz yaşında masum küçük bir kızdım. Annem ölümcül kanser hastasıydı. Kendinden bir parçası dünyada olsun diye beni doğurmuştu ve doğurduktan hemen sonra ise vefat etti. Babam anneme aşkından dolayı annemden kalan son parçaya yani bana karşı çok korumacı davranıyordu. Her şeyin fazlası, fazla sevgi... fazla korumacı... fazla kuralcı... Ama ben diğer çocuklar gibi değildim, diğer çocuklar özgürce dışarıya çıkabiliyorlar, salıncakta sallanabiliyorlar ve en önemlisi onların arkadaşları vardı. Ben ise her zaman kendi kendime yetinmeye çalıştım. Babam üzerime çok duruyordu bu nedenle hiçbir istediğim de yerine getirilmiyordu. Babama göre o insanlar dünyanın ölümcül bölgesindeydiler. Giderek duyguların ne olduğunu unutmaya başladım. Bir gün düşündüm ve şöyle bir karara vardım; belki babama karşı gelirsem benim daha bir çocuk olduğumu anlayabilirdi. O gün hayatımın en kötü kararını almıştım. Bahçede tek başıma babamla bakınırken yola doğru koştum ve o sırada gözlerime korku dolduran o ışıklar belirdi. Çok korkmuştum ve gözlerimi kapattım, ışığı göreceğime, kendi karanlığıma çekilmeyi seçtim o an. Kendi karanlığımda yaşadığım o birkaç saniye içinde zihnimden bir melodi yükseldi, notalardaki çığlıklar beni gözlerimi açmaya zorladı. Fakat gözümü açtığımda ise her yer kandı. Ama bir sorun vardı benim canım yanmıyordu ve bu benim kanım değildi. Babamın bu büyük çabası beni kurtarmaya yetti fakat kendini kurtarmaya yetemedi. O gün özgürdüm ama bu özgürlük canımı yakıyordu. Keşke özgür olmasaydım da hayatımda kalan tek kişiyi de kaybetmeseydim. O günün gecesi ben o yanan ışıklar ve kan kırmızısıyla büyüdüm. Artık özgür olmaya çalışan bir çocuk değil de kendini tutsak eden bir insan olmuştum. O kanlı gün benim çocukluğumun son günüydü...

08.05.2022
O gün Kanlı Gece'nin zihnini okurken zihnimde yükselen melodi kendi karanlığıma çekildiğim gece zihnimde olan melodi ile aynıydı. Günlerce o melodiyi bulmaya çalıştım gerek kendim çalarak gerekse ustalarıyla konuşarak ama kafamdaki melodiyi asla tutturamıyordum. Kanlı gece o melodiyi yıllar sonra bana yankıladı. Onu bulup bu melodinin kaynağını bulmalıydım.

(Lavinia'nın Anlatımıyla)
(1 hafta sonra Lycoris binasının önünde)
Bina çok kalabalık görünüyordu. Müdür, görevimizi sormak ve 'kafanızın bir bölgesine takın' dediği cihazları denetlemek için kuruma gelmemizi istemişti

İşim bittikten sonra akşam gece mavisi renginde dingin ve durgun denizin karşısındaki kafeye hayatı sorgulamaya ve tek arkadaşım olan kitabımı okumaya gidecektim. Binaya girdiğimde gördüğüm ilk kişi Damian oldu, belli ki daha yeni gelmişti. Birbirimizi gördük ve merhabalaştık ve müdürün odasına doğru yol aldık. Müdür, her zamanki gibi bilgisayar başında bir şeylerle uğraşıyordu. Bizi, Lycoris aletlerini denetleyen bölüme yönlendirdi. Denetleme bölümüne vardığımızda müdürümüzün aksine güler yüzlü bir çalışan karşıladı. Aletlerimizi çıkarmamızı ve işlemin birkaç dakika süreceğini, ardından gidebileceğimizi söyledi. İşlem tamamlandıktan sonra Damian'la vedalaşıp yollarımıza doğru koyulduk. İşim bittikten sonra akşam Gece Mavisi kafeye hayatı sorgulamaya ve tek arkadaşım olan kitabımı okumaya gidecektim. cam kenarına oturdum. Yağmur çiseleniyordu ve ortalık mis gibi toprak kokuyordu. Bir kahve istedim ve yanımda getirdiğim kitabı okumaya başladım. Camı açtım, yüzüme soğuk rüzgar ve çiselenen yağmur damlaları çarpıyordu. Havada mükemmel bir sonbahar hissi vardı. Kitabımı açtım ve okumaya başladım. Bir süre sonra kafamı kitaptan kaldırdığımda yan masada oturan kişi gözüme çarptı. Bu Damian'dı. Benim gibi cam kenarına oturmuş kahvesini yudumlayarak kitabını okuyordu. Mor ve siyah karışımı saçları sonbahar mevsimine özelmiş gibi daha açık bir mor, gözleri de yorgun ve huzurlu bir şekilde bakıyordu. Saçlarının bir tutamı yüzüne, aynı renk olan gözlerine düştü. Ve düzeltmek yerine kitabını okumaya devam etti. O kadar olgun duruyordu ki... Kafamı cama, gece mavisi renginde dingin ve durgun denize çevirdim; denizin yüzü kırışınca aniden ve aynı deniz hüzünlenip koyu renkli bir ayna olunca, kalbinizin bir köşesinde hiç var olmamış bir yağmur gülü, kucağınızda erken açmış bir demet nergis olur sanki... 

𝒮İℛİ𝒰𝒮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin