Sirius, en parlak olarak bilinen o yıldız... Ya o yıldızın bir sırrı varsa? Ya sadece parlak olarak kalmıyorsa?
.
.
.
O gün bahar ayının bir gecesiydi. Edilia kendine çok güveniyordu Sirius'dan yararlanarak tarihe adını baş köşeye yazacağına inanı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Drake ile Almira birbirlerine baktılar. Almira'nın güneşin parlaklığına meydan okuyacak derecede sarı ve parlak gözleri Drake'nin Issız bir ormanın en derinliklerini andıran gözlerine değdi. O ıssız ve derin ormana güneş doğmuş gibiydi. Almira gözlerini bana çevirdi. "Çok sevinirim."
Beraber yola çıktık. Solumda Damian sağımda ise Drake vardı. Drake'in hemen yanında ise Almira vardı. Denize geldiğimizde Damian ile beraber oturduğumuz kayalıklara oturduk. Saat 19.00'a geliyordu. Yaşlı ay, ince, sivri ve beyaz bir şekilde yükseliyordu. Ve hemen arkasından şafak onu yakaladı, önce soluk olarak geldi sonra pembeleşti, ılıklaştı. Güneşin çarptığı kumlar soluklaştı ve altın sarısına döndü. Bu altın sarısı ilerleyen dakikalarda yıldızların ihtişamlı parlaklıklarını da çalmıştı. Kumların üzerine çarpan yakamozlar yükselmeye başladı. Yakamozları görünce çok heyecanlandım ve ayakkabılarımı çıkararak çıplak ayakla kumlarda koşmaya, kendi etrafımda turlar atmaya başladım. Yere her baktığımda ışıltılar birer birer yükseliyordu. Denizin sakin dalgaları kumlara çarptıkça ışıltılar birer birer yükseldi. Durmayı düşünmüyordum, ta ki gözümü Damian'a çevirdiğim ana kadar. Damian büyülenmiş bir şekilde bana bakıyordu. Gözlerindeki mor hareler büyümüş yakamozların ışıltıları gözlerine yansıyordu. Dudaklarında silik bir gülümseme vardı. Onu öyle görünce diğerlerinin de bana çocukmuşum gibi bakmalarının etkisiyle yanaklarım yanmaya başladı. Küçüklüğümden beri yaptığım hareketi yaptım. Eğildim ve avuçlarımla yüzümü kapattım. Bunu görünce hepsi bir ağızdan gülmeye başladılar. Damian ayağa kalktı. İşaret parmağımı aralayarak ona doğru bakınca gülümsemesi daha da büyüdü. İşaret parmağımla yüzümü tekrar gizlediğimde ellerini bana doğru uzattı ve yüzümü gizleyen ellerimi yüzümden uzaklaştırarak beni ayağa kaldırdı. Gözlerimi sürekli karşımızdaki denize doğru kaçırıyordum. Damian tekrar elini uzattı. "Leydim, yakamozların dansına benimle eşlik eder misiniz?" Bu sorduğu soruyla daha fazla yüzüm yanmaya başladı. Uzattığı elini tuttum. Bir elim Damian'ın elindeyken diğer elim omzunu buldu. Damian zarifçe belimi kavradı. Almira bu durumu fırsat bularak telefonunun kaydını başlattı. Onun kayıt almasını umursamadan kendimi dansa kaptırdım. Hayatımda ilk kez birisi ile dans ediyordum. Daha önemlisi ilk kez bir insana bu kadar yakındım. Bu yakınlığı hissettiğimde yüzümde patlayan yanardağ tekrar harekete geçti ve yanlışlıkla Damian'ın ayağına bastım. Bu sakarlığım beni daha da dibe sokuyordu. Tüm dansı bozmuştum. Damian gülümsedi. "Tekrar?" diye sordu. Hiçbir şey diyemedim. Yüzümde patlayan yanardağı olduğu için diyemezdim de. Elini tekrar tuttum. Dalgaların kıyıya vuran melodisi eşliğinde devam ettik. Üç dakika sonra çok yoruldum ve Damian'dan ayrıldım. Kayadaki yerime oturdum. O sırada Almira ile Drake de çektikleri videoya bakarak gülüşüyorlardı. Damian da yanıma geldi ve Drake'nin arkasından çektikleri videoya baktı. Videodaki halimizi görünce gülümsedi. Kimsenin duymayacağı bir fısıltıyla "Yakamoz güzeli." Diye sayıkladı. Almira soluklanmama izin vermeden elimden tuttu ve beni kumsala çarpan zarif dalgalara doğru çekiştirdi. Berrak, parlayan suları avuçlarına aldığı gibi yüzüme çarptırdı. Onunla bir su savaşına girişmiştik. Üzerimdeki formamın ceketini çıkarttım. Almira da ceketini bana verdi. Hızlı adımlarla oturduğum kayalığa bıraktım ve su savaşımıza devam ettik. Drake ile Damian ayağa kalkarak bize eşlik etmeye başladılar. Hepimiz sırılsıklam olmuştuk. Birbirimize bakarak kahkahalar koparıyorduk. Denizden yükselen yakamozlar Almira'nın sarı saçlarına çarparak onun saçlarına ışıltı veriyordu. Almira'nın yüzü beyazdı ve yıldızların altında yıldız gibi görünüyordu. Saat 21.00'a geliyordu. Ayakkabılarımı giydim ,ceketimi tekrar üzerime geçirip sahilden ayrılmak üzere denize tekrar baktım ve bakışlarımla veda ettim.
