🍷9🍷

203 42 14
                                    

"Seungmin beni dinlemiyor musun? O yemeğe gitme. Gerçekten! Tanrım çocuk seni aldatıyor! O kadının saçma sapan şeylerine mi katlanacaksın?"

Seungmin, arkadaşının dediklerini dinlerken bir yandan da takım elbiselerine bakıyordu.

"Hyunjin, sadece bir akşam yemeği... Sakin olur musun?"

"Sakin olamayacağımı biliyorsun? Cidden hayatını Seo ailesiyle mahvetmek mi istiyorsun?"

Seungmin, bir şey söylememiş, diğerinin dediklerini görmezden gelip, siyah oldukça sade siyah takım elbisesini almıştı eline.

"Sence nasıl?"

"Çok sad- Tanrım! Beni dinlemiyor musun sen?"

Seungmin, derin bir nefes çekti içine. Elindeki duran askıya asılı kıyafetleri yatağın üzerine bıraktı ve sarı saçlıya döndü.

"Hyunjin...bunun hakkında konuşmuştuk unuttun mu?"

"Unutmadım... Seungmin kendi hayatın ve kendi kararların... Bir şirket ve ailenin mutluluğu için o aptalla bir ömür mü geçireceksin gerçekten? Buna izin vermem"

Seungmin başını iki yana salladı olumsuzca. Hyunjin'in dediklerini anlıyordu ama kendi hayatından farklı bir beklenti duymuyordu. İşleteceği bir şirket, saçma sapan sahte insan ilişkileri ve başarı dışında ne olabilirdi? Chan ve Hyunjin zaten yanındaydı. Changbin ile hayatlarını birleştirdiğinde Changbin'i göreceğine bile emin değildi

"Aklından geçen şeyleri okuyabiliyorum Seungmin... Tanrım cidden... Aşkı tatman için her şeyimi verebilirim"

Seungmin onun bu bıkkın tavrına kıkırdadı.

"Aşk gerçek değil Hyunjin. En azından benim için gerçek değil..."

"Evet senin için tek başarı var çünkü. Seungmin biraz kendine hoşgörülü davranmaya ne dersin? Tanrım! Chan nerede? Ben tek başıma yapamıyorum bu konuşmayı"

Seungmin güldü ister istemez. Dolabın çekmece kısmını açmış, çekmecenin yanında duran beyaz görünmez tuşa bastığında sırayla çekmeceler açılmıştı. Chan'ın gelmeme sebebi Seungmin'in hazırlanmak için kendi evine gitmeyi seçmesiydi. Yaşadığı yer ise çok uzakta kalıyordu

Önündeki takılara ve saatlere bakarken konuştu:

"İnan bana Chan senin kadar takmıyor"

Seungmin'in yüzündeki bilmiş gülümsemesini göremese de Hyunjin hissedebiliyordu varlığını.

"Evet çünkü o direkt ağlıyor. Hem de gizli gizli"

Hyunjin'in gözlerini devirerek söylediği şeyler ile Seungmin duraksamıştı. Yüzündeki bilmiş gülümsemeden eser yoktu artık.

"Bu arada o manyak karıya yine pırlanta almadın değil mi? Çığlık atarım aldım dersen"

Seungmin, hâlâ ona arkası dönükkeb gülümsemeye çalıştı. Hızlıca rastgele bir saat almış, bileğine geçirmişti.

"Almadım. Öncekileride ben almadım biliyorsun"

"Ha aldın ha aldırdın. Ne fark eder?"

Zorla gülümsemesinden kaynaklı yanakları ağrıyan kahve saçlı, arkadaşının telefonunun çalması ile yüzünü serbest bıraktı.

"Tamam...tamam geleceğim... Ryujin bağırmayı keser misin? Çıkıyorum şimdi"

Seungmin ona öylece bakarken Hyunjin hızlıca telefonu kapatmış, kahve saçlının yanına ilerlemişti. Seungmin boynunda hissettiği kollar ile yutkunamadı. Arkadaşlarıyla sarılmak belli etmese de hoşuna giderdi. Ama son konuşulanlardan sonra sadece kaçmak istiyordu. Hyunjin onun her zamanki gib sarılmayı sevmediğini düşünüp geri çekildi.

Yang Jeongin's House || SeunginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin