Günler haftaları, haftalar ayları kovalarken onsuz ne kadar olmuştu bilmiyordum fakat bildiğim birşey vardı ki o da insanın nefessiz de yaşabiliyor olmasıydı. Öyle böyle yaşıyordu, tabii buna yaşamak denirse...yaşayan ölü bir beden.
"Sorguyu takip eden polisle görüştüm bu sabah"
Diyen Jaehyun elinde doğradığı elma dilimini bana uzatmıştı.Son aylarda çok daha iyi olmaya başlamıştı. Herkes ikinci şansı hak ederdi ve o da bu şansı çok güzel değerlendiriyordu. Belki de o gün Jaehyun Amerika'ya çekip giderken yolda biz karşısına çıkmasaydık bizi hastaneye yetiştirme telaşından uçağı kaçırmamış olsa ve gitseydi bu kadar iyi bir insan olma şansını elinin tersiyle itmiş olacaktı.
Jaehyun yaşadığı olayın üstüne Yuju'nun aksine iyi bir insan olmaya karar vermişti ve özür niteliğinde de yanımda oluyordu. Ondan şahsen bunu istememiştim ama onun tarzı buysa diyecek lafım yoktu. Devam etmesi için boş bakan gözlerimi gözlerine çevirdim.
"Hâlâ birşey olmadığını ve benden bıktıklarını söyledi. Haklı olarak"
Derken gülüyordu.Bende gülmek isterdim ama bunu beceremeyecek kadar unutmuştum gülmeyi
"Dün akşam sizi bulduğum caddeye gittim kameraları kontrol etmek için..."
Diyerek bana yaklaşıp sessizce konuşmayı başladı.
"...yolun kenarında bir kamera fark ettim."
Diyerek elmasından bir ısırık daha aldı.Hâlâ boş gözlerle onu izlerken iyice yaklaşıp sanki yanımızda biri varmışta ona duyurmamak için sessizce fısıldadı.
"Kamera caddenin hemen yanındaki villaya ait ama yolu görüyor. Villanın sahibini araştırıp etrafta soruşturdum şuan tatildeymiş gelmesine birkaç gün olduğunu söylediler gelir gelmez kameraları kontrol etmek için polislerle evine gideceğim"
Dedi, gerçekten Jaehyun'a ne kadar teşekkür etsem azdı, bu işin peşini kovalayan bir o vardı.•••••
Gözlerimi camı döven yağmurun sesiyle araladığımda kaşlarımı çatarak yattığım yataktan doğrularak saate baktım. 3'e geldiğini gördüğümde ayaklarımı aşağıya sarkıtarak biraz etrafı izledim. Ardından terliklerimi giyinip sessiz adımlarla odamdan çıkarak etrafa baktım.
Olduğum katta kimse gözükmüyordu. İlerideki nöbetçi hemşireye baktığımda oturduğu yerde uyuduğunu gördüm. Minik adımlarla odamdan çıkıp koridor boyu yürürken büyük bir beden yolumu kesince irkilmeden edemedim. Kafamı yukarıya kaldırdığımda Jaehyun'la kesişti gözlerim.
"Akşam akşam nereye ufaklık ?"
Dedi"Jimin'i görmek istiyorum"
Dedim
"Odana dönmelisin, onu görmeye hazır değilsin Rose"
Dedi
"Hazırım, yemin ederim. Çok hazırım"
Dedim gözlerimi silerken, Jaehyun kafasını yukarı kaldırıp gözlerini sımsıkı yumdu.
"Jin Hyung beni mahvedecek!"
Dedi oflayarakArdından bana dönüp bileğimi tuttuktan sonra sessiz olmamı işaret edip beni peşinden çekmeye başladı. Birlikte asansöre bindikten sonra 2 kat yukarıya çıkıp duran asansörden indik.
"Nerde o ?"
Dedim
"Konu Jimin olunca dilin ne de güzel çözüldü öyle"
Dedi"Nerde o Jaehyun ?"
Dediğimde beni kenara çekti. Birlikte duvarın kenarına saklanınca ileriyi gösterdi. O tarafa baktığımda bir kapının önünde bekleyen Taehyung'u gördüm.
"Onu oyalayacağım. Hızlı olsan iyi olur"
Dedi, Jaehyun'u onayladığımda Taehyung'un yanına giderek onu kahve içme bahanesiyle zorla götürmeye başladı.İlerdeki asansöre doğru giderken kafasını bana döndüren Jaehyun baş parmağını kaldırıp tamamdır işareti yaptı ardından 5 parmağını gösterdi. Bu da 5 dakikan var demekti sanırım. Minik adımlarla koşarak kapının önüne geldiğimde kalbim delicesine atıyordu. Kapının üstündeki numaraya baktığımda yüzümü buruşturmadan edemedim.
1313
İçeri yavaşça girdiğimde Jimin'in kokusunu alır almaz boğazımdaki yumru çözülmüştü. Gülümseyerek yatakta öylece uzanan Jimin'e baktım. Abim Lisa'yla konuşurken duymuştum onun komada olduğunu, hastanedeki herkes ondan ümidi kesmişti öylece makinelere bağlı yaşıyordu aylardır.
Yanına oturduğumda terleyen elimi hastane pijamasına silip kablolar bağlı olan elini tuttum.
"Oda numaranı görsen evrenin seninle dalga geçtiğini falan düşünürdün"
Dedim gülümseyerek, unutmamıştım gülümsemeyi...
"Buraya gelmeden önce kokunu unuttum biliyor musun ? Kaç aydır kimse benim buraya gelmemi istemiyor."
DedimGözümden akan yaş Jimin'in eline damladığında zar zor yutkundum.
"Taehyung haklı olarak beni suçluyor. Bende kendimi suçluyorum. Jaehyun bunun yanlış olduğunu savunuyor Lisa'yla abimde ama benim hatam. Ben orda olmasam ben o lanet caddeye gelmesem sen çoktan evine gidip boktan maçını izlemiş olacaktın ama ben bir aptal olduğumdan..."
Diyip durduktan sonra devamını getiremeden hıçkırıklar eşliğinde ağlamaya başladım.
"Benim suçum herşey Jimin"
Dedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM -2-
FanficZamanında çok sevdiğim biri bana "Düşünce özgürlüğü bir insanın ölümü olabilir. Bu nedenle ölüm bir nefes kadar yakınımızda" demişti. Şimdi dönüp bakıyorum da asıl ölüm olan düşünce özgürlüğü değildi. Asıl ölüm ağzımızdan çıkanlardı, asıl ölüm hâl v...