2

730 58 27
                                    


Chan üzerine binen baskıyla ağzından küçük bir nefes kaçırmıştı. Kime ait olduğunu bilmediği beden onu altında ezerken tanıdık kıkırdama kulaklarına dolmuştu. Seo Changbin. Gözlerini zar zor açıp kalkmaya çalıştığında tekrar yerine sabitlenmişti. Şu anda oyun mu oynuyorlardı? Chan bundan hoşlanmamıştı. Boğazı kuru olduğu için sesine güvenmiyordu ama yine de konuşmaya çalıştı.

"Binie ne yapıyorsun? Ah!"

Sırtına gelen dirsekle inlemiş, kafasını yastığına gömmüştü. Şu an çok yanlış bir pozisyondaydılar. Changbin Chan'ın sırtına dirseklerini yaslamış, üzerine uzanıyordu. Ve Chan poposuna değen bir şey hissettiğinde kıpkırmızı olmaya başladığını hissetti. Neden bütün ters giden şeyler onu bulmak zorundaydı.

"Seni uyandırıyorum Chanie. Günaydın!"

Kalın ses kulağının yanında yankılandığında titremesine engel olamadı. "Chan-changbin kalk üzerimden eziliyorum." Kalkmaya çalıştığı her an daha da yatağa bastırıldığını hissediyor ve kızarıklığın boynundan aşağı indiğini hissediyordu. Acil durum zilleri kafasında çalarken yastığının altında hissettiği pelüş oyuncakla gözleri büyümüştü.

Kendi içinden kısa bir küfür ettikten sonra pes etti. Daha fazla hareket etmek istemiyordu. Bu yüzden kaderine teslim olmuş bir ceylan gibi hareketsiz durdu. Başını yan tarafına çevirdiğinde dirsekler yatağın iki yanına düşmüştü. Göz hizasına giren sırıtan yüz göz devirmesine sebep olduğunda kıçına sert bir şaplak yemişti.

"Ah! Ne ya-yapıyorsun?" Kıvranmaya başladığında Changbin sırıtmıştı. "Bir daha bana göz devirme. Çok velet oluyorsun Chanie." Neden bunu yaşamaya mecburdu? Yanlış bir şey yaptığını sanmıyordu. Sınandığını hissettiğinde ağlamaklı bir şekilde mızmızlandı. Aegyo her zaman işe yarardı.

"Binie lütfen bırak hyungun gitsin." Changbin dudak bükerken düşünüyormuş gibi yaptı ama hemen ardından gelen ifade bunun mümkün olmadığının bir göstergesiydi. Bu yüzden hüsrana uğramıştı.  "Burada ne oluyor?" Minho kapıdan içeri girdiğinde Chan ellerini havaya kaldırdı.

"Minho bana yardım et! Lütfen!" Kıkırdama sesi kulağına dolduğunda birkaç adım sesi sonrasında saçlarında hissettiği eller alaycıydı. "Bizim küçük Chaniemize neden bunu yapıyorsun Changbin?" Chan onun gülümsese bile kalkmazsa neler olacağını belirtir tonunu anlamıştı. Üstündeki ağırlık kalktığında derin bir nefes alıp kendisini çevirdi.

Şimdi sırt üstü yatıyor büyük ihtimalle kızarmış yüzüyle duruyordu. Kollarını başının arkasına yerleştirip gözlerini Changbin'in gözlerine değdirdi ve göz kırptı. "Minho günün kurtarıcısı!" Changbin ağzının içinden bir şeyler mırıldandıktan sonra sırıtmıştı. Daha sonra yorganın altında hissettiği soğuk el karın kaslarına dokunmuş yataktan aşağı düşmesine sebep olmuştu.

"Lee Know!"

Daha fazla kızamadan Changbin öldürücü bakışlar eşliğinde Minho'yu odadan dışarı sürüklüyordu. Açıkçası nedenini bilmese de Chan derin bir nefes alıp yastığının altındaki peluşu alıp dolabın gizli bölmesine koydu. Değişik bir sabah başlangıcı.

🂡

hikayedeki asıl sapık changbindir.

hi, dady ❬binchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin