Chan stüdyodan ayrıldıktan sonra kendisini yurda atmıştı. Vücudu o kadar yorgun hissettiriyordu ki. Geçen sefer olan küçük çaplı konuşmadan sonra kendisini çalışmaya vermiş ve sonuç olarak yatağında uyanmıştı. Şimdi öyle bir seçeneği yoktu bu yüzden eve gelmenin daha iyi olacağını düşünmüştü. İçeri adımladığında içeriden gelen şarkı mırıldanma sesi Jeongin'e aitti.
Onunla konuşmak için gergin hissediyordu. Çünkü onu daha önce Changbin ile kavga ederken hiç görmemişti. Görmek isteyeceği bir tablo olduğunu da sanmıyordu. Chan derin bir nefes aldıktan sonra mutfağa ilerledi. Bu sırada Jeongin yapmakta olduğu kahveden kafasını kaldırmıştı. "Hoş geldin hyung." Nazik bir gülümsemeydi. Ama aynı zamanda da çekingen.
Chan dudağını dişleriyle ezdikten sonra telefonunu çıkartıp sallamaya başladı. "Neden daha önceki önerini yapmıyoruz? Ayrıca istersen sana aldığım birkaç parça şeyi gösterebilirim." Yanakları utandığı için yansa da her üyesi değerliydi ve mutlu olmayı hak ediyordu. Bu yüzden Jeongin'in güneş misali gülümsemesi yüzünü kapladığında yumuşak bir şekilde gülümsemekten alamamıştı kendisini.
Chan paravanın arkasında üstüne giydiği şeyi göstermekle göstermeme arasında gidip geliyordu. Bir yanı sonunda kendisi gibi olduğu için sevinçliydi. Diğer bir yanıysa başka bir üyenin e büyük hyunglarını böyle görmesinden endişe duyuyordu. Kabul görmemek... Dudaklarını büzmüş uzun yünlü cropun kollarıyla oynamaya başladığını yeni fark ediyordu.
Üstüne tavşan kulaklı kapüşona sahip yünlü pembe cropunu giymişti. Altında ise takımı olan süt beyazı baldırına değen tavşan kuyruğuna sahip şortu giymişti. Kötü göründüğünü düşünmüyordu ama ilk defa birisinin önünde böyle giyiniyordu. Kendisini yeni keşfetmiş biri olarak.
"Hadi hyung!"
"T-tamam ama dalga geçmek yok."
Jeongin nefesini verdikten sonra telefonunun tuş kilidine basıp yatağa fırlattı. "İki saattir aynı şeyi diyorsun sana gülmeyeceğimi söylüyorum." Chan maviye boyattığı saçlarını karıştırdıktan sonra derin nefesler alıp verdi. Paravanın arkasından çıktığında gözlerini yerde tutup ayaklarına bakmaya başladı. Herhangi bir söz ya da tepki bekliyordu. Hiçbir ses gelmediğinde Chan korkarak başını kaldırdı.
Jeongin kendisine kocaman açılmış gözler ve ağızla bakıyordu. Chan utanmaya başladığını hissettiğinde kafasını kaşıdı. Bakışları odada dolanıyordu. "Hyung çok şirin gözüküyorsun!" Jeongin üstüne atladığında beline sarılan kollarla kıkırdamıştı. Ellerini Jeongin'in omuzlarına koyup ona bilmiş bir gülümseme sundu.
"Ben aegyo kralıyım dostum. Sadece siz bunu inkar ederken şirinliğime hakaret ediyorsunuz." Eliyle saçını savuruyormuş gibi bir hareket yaptıktan sonra kendi dediğine kıkırdadı. Jeongin tavşan kulaklı kapüşonu yüzüne kadar indirdiğinde bağırmasına engel olamamıştı. "In-ah!" Çocuğun karnından gıdıklamaya çalışırken yatağa düştüğünü hissettiğinde çıplak karnını gıdıklamaya başlayan ellerle kıvranmaya başlamıştı.
"Patronunla nasıl konuşursun sen!"
"A-ah tamam, kazandın! Yapma!"
Gözlerine yaşların dolduğunu hissettiğinde kapüşonu biraz yukarı kaldırıp Jeongin'e gülümseyerek baktı. Sonunda hareketleri durmuştu. Biraz daha gıdıklansaydı gülmekten bayılacağını düşünüyordu Chan. Nefes nefese kalmış bir şekilde birbirlerine bakarken kapının anahtarla açılma sesiyle ikisi de donakalmıştı.
Changbin içeri girdiğinde elindeki yemek poşetlerini yere koymuş kendisine şaşkınca bakan ikiliye dönmüştü. Gözleri Chan'ın belini tutan ellerde dolandıktan sonra üstüne giydiği şeylerde dolanmıştı. Ayrıca maviye boyanmış saçlarıyla çok güzel görünüyordu. Jeongin'e bayık bir bakış gönderdikten sonra kapıyı kapatıp yemek poşetlerini masanın üstüne koydu. Doğal davranmalıydı.
Chan'ın verdiği herhangi bir tepkiden dolayı incinmesini istemiyordu.
"Hadi oturun yemek yiyelim."
Chan ayağa kalktığında üstüne giydiği şeylere bakıp tekrar Changbin'e baktı. Kalbi bir mil hızında atarken masanın yanına gidip yüzüne dikkatle baktı. "Bin..." Changbin yemek çubuklarını yerleştirmekten kafasını kaldırıp gülümseyen yüzüyle Chan'a döndü. "Eveti Chanie?"
"Bir şey söylemeyecek misin?"
"Ah.. şey bir melek gibi güzel görünüyorsun."
🂡
changbin = benim öküzlük seviyesi.
yalnız bölümün saçmalığı-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hi, dady ❬binchan
Fiksi PenggemarChan'ın kimseye itiraf etmek istemediği bazı sırları vardı.