8.Bölüm

30 3 0
                                    

Kollarımı birleştirdiğim gibi, kafamı sağ tarafa döndürdüğüm gibi duvara baktım. Ve düşüncelerime geri döndüm. Gerçekten Sezgin Hoca beni seviyor muydu, yoksa sevmiyordu? İnsan iki kere düşünmesi gerekiyordu bunu, ama ben onun öğrencisiydim, o benim tarih öğretmenimdi."Buse, bak karışmak istemiyorum ama sen yine onu kırma, onunla hayatını yaşa, ne kaybedeceksin ki?" Sonra ona sevdiğimi söyleyeceğim ve gidişini mi izleyeceğim, saçmalama istersen iç ses. Beni bilmiyormuş gibi konuşma. Bak iç ses, biri bana "seni seviyorum" dediğin zaman otomatik olarak "bende seni" dediğimi sakın unutma, sonra noluyor biliyorsun değil mi, kalan üzülüyor. Giden arkandan olmadık laflar ediyor. Sırf insanlar çıkarları için bazı kızların ve bazı erkeklerin hislerini kullanıyorlar ve kalan hep üzülüyor. Sabahlara kadar uykusuz kalıyorlar. Ağlıyorlar, canını çıkana kadar üzülmeye değer mi? Şimdi her şeyi bırak, böyle kalsın, onu sevdiğimi bilsin istemiyorum. Hiç öğrenmese daha iyi, onun için, benim için.

Telefonun zil sesini duyunca kafamı telefonun olduğu tarafa döndürdüm ve yerdeki telefonu elime aldım ve ekrana baktım. Imprintbelali kullanıcı arıyor yazıyordu ekranda. Hızlıca yatakta doğruldum ve telefonun yanıtlama tuşuna bastım ve kulağıma götürdüm.

+Efendim.

-Nasılsın, iyi misin? Sesini duymak için aramıştım, umarım rahatsız etmemişimdir seni.

+Hayır, etmedin. Neden aradığını öğrenebilir miyim?"

-Mesajını gördüm ve üzgün olduğun çok belli oluyordu, bende aramak istedim."

+Sırf mesaj için mi aradın beni yoksa başka bir şey için mi?"

-Senin durumunu daha önce yaşadığım için aslında. İnsanlar "seviyorum" yalanlarını söylüyorlar, sonra birkaç gün yazmıyorlar, aramıyorlar, sormuyorlar, sonra hiçbir şey yaşanmamış gibi ayrılıp gidiyorlar. Kalanlar acı çekiyor, hisleriyle bütün gece sabaha kadar ağlıyorlar. Ne yaptım ben buna, neden böyle davranıyor diye. Defalarca özür diliyoruz, sonra yine biz üzülüyoruz. Bence sen de hiçbir zaman söyleme, içinde yaşa sevgini, varsın o kaybetsin, sen kaybetme."

+Haklı olabilirsin. Ne zaman istersen arayabilirsin bana, hatta mesaj da atabilirsin, ben yine yazarım ama yeter ki hep yakınımda ol. Ya da ne bileyim, arkadaşım olabilirsin. Canın mı sıkıldı, ağlamak mı istiyorsun, benimle paylaşabilirsin. Ben hep bir telefon uzağında olacağım. Biz acı çeken taraf olduğumuz sürece dışımız hep güler ama içimiz kan ağlar. Geçen bir dize duymuştum. Adam sevdiğine şöyle söylüyordu: "Yanındakiyle yaşlanacaksın ama aklındakiyle öleceksin." Yani anlayacaksın, öleceksek ya yanındakiyle ya da aklımızdakiyle öleceğiz. Hayat bu işte, kimi sevdiğimize dikkat etmekte fayda var.

-Konuşma için teşekkür ederim. Benim şimdi kapatmam gerekiyor. Sonra yine konuşuruz, olur mu? Ben sana mesaj atarım.

+Tamam, görüşürüz.

Telefonu kapattığım gibi aldığım yere bıraktım. Neydi şimdi bu telefondaki kişinin sesi çok tanıdıktı. Yoksa tanıdığım biri miydi yoksa tanımadığım biri miydi? Cidden kimdi o?

"lan salak, adını niye sormadın?"

Sanki benim adımı sormuş gibi. Neyse, seninle uğraşmayacağım.

Yere bıraktığım telefonu tekrar elime aldım. Ekranı açar açmaz Instagram'a girdim. Öylece ana sayfada boş boş gezerken Okyanus renkli gözlüklü güzel bir kız gördüm. Kızın profiline girdim, birkaç video ve iki tane de fotoğraf gördüm. Benden biraz yaşça büyüktü. İnsanlar zaten böyle tanışıyordu. "Takip et" tuşuna bastığım gibi videolarını ve iki fotoğrafını beğendiğim gibi kızın profilinden çıktım ve ana sayfaya geri döndüm. Telefonun ekranına mesaj bildirimi geldi ve mesaja baktım.

@Imprintbelali:
Ne yapıyorsun şimdi? Umarım seni aradığımda rahatsız etmemişimdir.

@busebuzli:
Hayır, beni rahatsız ettiğini yok. Ne zaman yazmak istersen, ben buradayım. Ve bir yere gitmediğim yok.

@Imprintbelali:
Gitmem diyen çok insan oldu. Ne bileyim, insan korkuyor işte.

@busebuzli:
Saçma saçma konuşma istersen. Gidersem ancak mezara giderim.

@Imprintbelali:
Yok yok, onu hiç istemem. Hep telefonun ucunda olsan yeter bana.

@busebuzli:
Ben buradayım ve bir yere gitmiyorum. Triplere girmesen diyorum.

Uygulamadan çıktım, Instagram'a girdim ve bir tane takip isteği gördüm. Hızlıca takip isteklerine girdim ve baktım. O kızdı ve bana takip atmıştı. Takibini kabul ettiğim gibi mesaj bölümüne girdim ve yazdım.

@busebuzli:
Merhaba, rahatsız ediyorsam şimdiden özür dilerim. Biraz vaktin olursa konuşabilir miyiz?

Mesajı gönderdiğim gibi Instagram'dan çıktım. Telefonu yatağımın baş ucuna attığım gibi yere düşmesi bir oldu.

"Hadi geçmiş olsun, Buse. Telefon kırıldı ve annemin gücü yeteceğini sanmıyorum ekranı tamir etmeye."

Of, iç sesimiz kırık ekranla idare edeceğiz artık. Annem kapıyı bir an açtı ve kapı duvara çarptı.

-Buse, okulda olman gerekiyordu. Seni bu saatte burada ne işin var??

Yatakta oturur vaziyette kalktım ve odamın kapısının önünde anneme baktım. Yüzünden sinirli olduğu belli oluyordu.

-Buse, bir şey sordum. Cevap ver bana.

+Anne, gel otur, şöyle de anlatayım. Bu kadar kızma bana, sinirlenme lütfen.

-Peki kızım.

Annem hâlâ sinirliydi, yanıma oturdu. Okulda neler yaşandıysa hepsini tek tek anlattım. Annemin siniri geçmiş gibi hali vardı ama gözlerini tutamadı.

-Ne dedin sen, Ayşe senin kardeşin mi?

+Evet anne, sabah Ezgi hoca çağırdı öğretmenler odasına, babam söylemiş ona da.

Annem odamdan çıkarken hıçkırıklarını duydum. Sonra odamı terk edip gitti. Annemi üzdüğüme inanamıyorum. Ben bile hala sindirememişken o nasıl sindirsin bu olayı, bende gözlerimi tutamadım ve ağlamaya başladım.

"Ya, babam annemi aldattıysa?"

İç ses, sen hiç iyi düşünmez misin?

"Hayır, düşünmem. Düşünseydim şu an Sezgin Hoca'ya aşık olduğunu söyleyecektin ve sonra gidişini izleyecektin."

Yatağımdan kalktım, baza ve yatağın arasına düşen telefonu aldım ve ekrana baktım. Ne kırık vardı ne de bir şey. Hani kırılmıştı, iç ses?

"Benimki sadece tahmindi, gerçek olmayan bir öneriydi."

Ekranı açtım ve uygulamaya girdim. Görüldü atmıştı ama cevap yazmamıştı.

@busebuzli:
Asıl senden korkulur, görüldü atıp gidiyorsun. Bence benden önce ilk sen gideceksin gibi.

Mesajı yazdığım gibi uygulamadan çıktım ve interneti kapattım. Telefonu yatağın üstüne attım. Yüzümdeki gözyaşlarımı sildim ve odamdan çıktım. Annemin hıçkırıkları kulağıma geliyordu.

(Ama Buse'nin dediği gibi olmadı, Imprintbelali gitmedi ama Buse onu terk etti.)

TARİH ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin