10.Bolum

22 2 0
                                    

Telefonumu yatağın üstünden aldığım gibi odamdan çıktım. Merdivenlerde aşağı indim, babam ve annem salona geçiyorlardı, anneannem de kapının önünde beni bekliyordu. Evin anahtarını aldığım gibi kapıyı açtım ve dışarı çıktım, Sezgin Hoca beni bekliyordu. Beni görünce telefonunu cebine soktu.

-Evet, bayanlar, sizi nereye götüreyim?

-Kalabalık ortama girmek beni yorar, oğlum. Sakin bir yere gitsek yeterli benim için.

+Valla, anneannem ne dediyse o, Sezgin Hocam.

-O zaman anneme gidelim.

Anneannem arabaya doğru yürüdü ve durdu.

-Olur, hem tanışmış oluruz. Ama önce sen onu ara, oğlum, belki müsait değildir.

-Tabii, hemen arıyorum.

Sezgin Hoca telefonu tekrar eline aldı ve bir şey yaptı, sonra kulağına götürdü.

-Merhaba anne, nasılsın?

-........

-Teşekkür ederim, anne. Sana misafir getirsem olur mu, müsait misin anne?

-..........

-Tamam, anne, teşekkür ederim. Hemen geliyoruz.

Telefonu kapattı ve bana baktı.

-O zaman binin de götüreyim sizi. Annem sizi bekliyor.

Anneannem arka kapıyı açtı, oturdu, kapıyı kapattı. Cami aşağı indi ve konuştu.

-Kızım, hadi binsene. Oğlum, sen de.

Arabanın kapısını açar açmaz arabaya bindim. Sezgin Hoca aynı şekilde bindi ve arabayı çalıştırdı. Arabayı evin bahçesinden çıkardığı gibi yola koyulduk. Elimdeki telefon durmadan titriyordu, ben bunu titreşime almamıştım ki nasıl olur.

"Salak, bir saat önce düşürdün ya telefonu ve kendi kendine titreşim moduna geçmiş."

Öyle şey mi olur, saçmalama. Neyse, ekrana baktığımda 'Ayşe' yazıyordu. Yanıtlama tuşuna bastığımda kulağıma götürdüm.

-Buse, iyi misin? Ben bazı şeyler gördüm de, umarım iyisindir.

+İyiyim, Ayşe. Ne oldu? Ne gördün?

-Sezgin Hoca'nın telefonunda bazı mesajlar gördüm. Biliyorum, yaptığım yanlış ama gördüklerime şok olabilirsin.

+Ayşe, ne diyorsun sen? Neden izinsiz başkasının telefonuna bakıyorsun?

-Merak ettim, tam mı? Sabah kantinde sıra beklerken sen birine selam yazmıştın, ben de o kullanıcı adının kime ait olduğunu biliyorum, yani o Sezgin Hoca.

+Ne!!

Sezgin Hoca, bir şey olmuş gibi arabayı durdurdu.

-Ne oluyor, Buse?

Telefonu kulağından çektim, Sezgin Hoca'ya baktım, bana bakıyordu.

+Bir şey yok, hocam, siz devam edin.

Başını salladı ve durduğu arabayı çalıştırdı, ve yola devam etti. Ayşe hâlâ bağırıyordu telefonda.

-Buse, beni duyuyor musun?

+Evet, ne oldu?

-Buluşmamız gerekiyor.

+Hemen şimdi mi?

-Evet, kaç dakikaya gelirsin?

+20 dakika ver bana, arayacağım seni.

Telefonu kapattım ve yola baktım. Ne yani, onunla konuşuyordum sabahından beri ben. Ne yani, ben onun için güzel miydim peki? O beni uygulamadan arayıp konuşması. Ne yani, ben ona mı söyledim her şeyi? Nasıl bunu fark etmedim ya.

"Noldu sonunda, salak olduğunu anladın mı?"

İç ses, bir sus Allah'ın aşkına. Gerçekten salaktım, nasıl fark etmedim ki? Hep dikkat ederdim ama bu sefer nasıl oldu da fark etmedim.

-Buse, geldik, inmiyor musun?

Sezgin Hoca'ya baktım, arabadan çoktan inmişti, anneannem de öyle. Arabadan indiğim gibi kapıyı kapattım. Aptalım ya, fark etmem gerekiyordu. Sezgin Hoca önde, anneannem arkasından, en arkada da ben yürüyorduk. Sonra mavi boyalı bir kapının önünde durdu ve zile bastı. Çok geçmeden kapıyı, siyah saçlı, güler yüzlü bir kadın açtı.

-Hoş geldiniz, buyurun.

Kapıyı duvara yakın bir şekilde açtı ve içeri girdik. Salona doğru yürürken elimdeki telefon tekrar titremeye başladı. Ekrana baktım, koltuğa otururken Ayşe arıyordu.

+Kusura bakmayın, telefonla konuşmam gerekiyor da, nereye geçebilirim?

Sezgin Hoca ayağa kalktı, bana bakış attı, gel der gibi. O önden, ben arkadan yürüdüm ve boş bir odanın önünde durdu, bana baktı.

-Burada konuşabilirsin.

+Teşekkür ederim, Sezgin Hocam.

Odaya girdim, yatağın üstüne oturdum, Sezgin Hoca kapıyı kapattı.

TARİH ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin